HOŞGELDİNİZ

Aradığınız konularda size yardımcı olabildiysem ne mutlu

Bu Blogda Ara

12 Ekim 2010 Salı

ÇANAKKALE VE ÇANAKKALE DESTANI


ÇANAKKALE`NİN TARİHÇESİ
Çanakkale ili Cumhuriyetin ilk yıllarında Biga ve Gelibolu sancaklarının kaldırılması ve her ikisinin ortasında bulunan Çanak köyünün il ilan edilmesiyle meydana gelmiştir. 1927 Nüfus sayımında Çanakkale’nin Merkez Nüfusu sadece 8.500 kişi idi. Eski çağlarda, Hellespontos ve Dardanelles olarak da adlandırılan ilde 3000 yıldan beri yerleşim olduğu bilinmektedir. Bugün bile kalıntıları bulunan Truva ( Troia, Troy) Antik kenti M.Ö 2500 yılında büyük bir depremle yıkılmış ve bölge uzun yıllar Lidya’lılarca yönetilmiştir. M.Ö 336 yılında bölgede en önemli güç haline gelen Pers İmparatorluğu Helenizm’i tüm dünyaya yaymak amacındaki Büyük İskender Granikos Çayı (Biga Çayı) kıyılarında büyük bir bozguna uğratılmıştır. Osmanlı Devleti döneminde de Karesioğulları Beyliğinin yıkılması ile ilkin bugünkü topraklarının büyük bir bölümü ele geçirilmiş, Bizans’a yardım karşılığı ödül olarak alınan Gelibolu’daki  kaleler sayesinde ilin fethi daha da kolaylaşmış ve Boğazlar ile birlikte kontrol Osmanlı Devleti’ne geçmiştir.
Çanakkale ilinin topraklarının bütününe bakıldığında , üzerinde kurulmuş olduğu yarım ada Biga Yarımadası olarak adlandırılır. İl içindeki en kayda değer yükselti Biga Dağları’dır. Biga adının bu denli çok kullanılmasının sebebi,        Cumhuriyet döneminden önce, Osmanlı idari sisteminde Sancak’ın Biga ilçesi olmasıdır. Yani ilin eski merkezi Biga olup, Cumhuriyet döneminde, kazanılmış olan başarılardan dolayı ilin ismi ve merkezi Çanakkale olarak değiştirlmiştir. İlin isminin kökeni yörede çok gelişmiş olan çanak- çömlek zanaatine dayanır. Şehrin ilk simgesi haline gelen Kale-i Sultaniye ile çanakçılık özdeşleşince de şehir Çanakkale olarak adlandırıldı.
3.1.2. DEMOGRAFİSİ
Çanakkale iline bağlı 568 köy, 20 bucak, 12 ilçe belediyesi ve 22 belde belediyesi vardır. Çanakkale ilinin ilçeleri ile birlikte nüfusu 436.145 kadardır. İl merkezinin köyler hariç nüfusu 227.475’tir. Merkezden sonra en büyük ilçesi Biga’dır. İlin en küçük ilçesi Bozcaada’dır. Adaların nüfusu yazları 2 katını aşsa da kışın yerlilerden başka kimse kalmaz.
İl genelinde nüfusun %52’si şehirlerde, geri kalanı ise kırsalkesimde yaşar. Yıllık nüfus artışı %10.34 ile Türkiye ortalamalarının çok üstündedir, aşırı bir nüfus artışı vardır. nüfus  yoğunluğu 48.16 kişi/km2dir.
3.1.3. COĞRAFYASI
İl topraklarının yarısından fazlası ormanlarla kaplıdır. Ormanlar il topraklarının %53.9’unu oluşturur. Ormanlık alanlar 536.964 hektar olup bunun 449.024 hektarı koru, 87.969 hektarı ise köylülere dağıtılan ve ticaret yapılan, kesilmeye hazır ormanlardır. Ormanlık arazinin yarısından fazlasını kızılçam ve meşe kaplar.
İlin kıyı ilçelerinde ve adalarda iklim hemen hemen aynıdır. Akdeniz iklimi ile Karadeniz iklimi arasında bir geçiş iklimin yaşandığı Çanakkale topraklarında iklim daha çok Akdeniz iklimine paralellik gösterir. İç bölgelerde denizden yükseklik artar ve bu nedenle kıyı bölgelere oranla aradaki sıcaklık ortalaması oldukça açılır. Yılın büyük bir bölümü hemen her ilçede rüzgarlı günler yaşanır.
Çanakkale’de önem arzeden bir su kütlesi bulunmaz. Gelibolu Yarımadası’nda Tuzla Gölü, Biga ilçesi sınırlarında Hoyrat Gölü ve Ece Gölü ile diğer ilçelerde yer alan bazı ufak baraj gölleri ve göletler vardır. Biga’ya bağlı Yeniçiftlik beldesinde  yer alan yaklaşık 10.000 hektarlık Ece Gölü son birkaç yıl içinde kurutularak tarıma uygun hale getirilmeye çalışılmaktadır.
              
3.1.4. TURİZM
Çanakkale ile birçok ilçesi tarihi ve doğal güzellikler bakımından oldukça zengin olmasına rağmen,bölge olması gerekenden oldukça az turist çekmektedir.İl merkezinin çevresinde bulunan yerlerin hemen hemen heryeri sit alanı ilan edilmiştir.Çanakkale’nin büyüyememesinin asıl sebeplerinden biride budur.Birçok alan yerleşime kapalıdır.
3.1.5. EĞİTİM - GİYİM - MUTFAK
İl, eğitim bakımından halkına Türkiye ortalamasının oldukça üstünde bir hizmet sunar. İl sınırları içinde 1 Fen Lisesi, 10 Anadolu Lisesi, 2 Anadolu Öğretmen Lisesi ve Birçok Mesleki lise bulunur. Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) bünyesinde 9 Fakülte, 2 Yüksekokul ve 2 enstitü bulunur,   ve 20,000 öğrenciye eğitim verir. Halkın %8,0’i üniversite mezunudur. İlköğretimlerde okullaşma oranı % 100’dür. Okuryazarlık oranı (2000 Nüfus verilerinde ) %90 olarak açıklanmış, fakat geçen zaman içerisinde oranın % 90 olarak açıklanmış, fakat geçen zaman içerisinde oranın %99 olduğu sanılmaktadır.(Çanakkale Valiliği Resmi Sayfası ) İlçede 75.000’e yakın öğrenci bulunur. İlde derslik başına düşen öğrenci sayısı 20’dir.
Çanakkale, binyıllar boyunca farlı toplumların egemenliğinde kalmış, gerek mimarisinde gerek yaşamda onlardan izler taşımaktadır. 70’li yıllardan itibaren yapılmaya başlayan ticari yatırımlarla ildeki geleneksel toplum yapısı yerini hızla modernize olmuştur. Ticari yatırımlarla ile ulaşım kolaylaşmış ve şehrin görümünün değişmesi böylece başlamıştır. Bugün Çanakkale Türkiye’nin en modern çevrelerindendir. Geniş kaldırımları, temiz caddeleri, bakımlı binaları ile örnek bir şehirdir. Henüz altyapısı tam oturmamışsa da kültürel anlamda Çanakkale ili Türkiye’de önde gelen çevrelerdendir. Toplumda çekirdek aile yaygındır. Toplum, Göçmenler, Türkmenler, Pomaklar, Yörükler, Çerkezler ve az sayıda Boşnak’tan oluşur. Pomak ve Yörükler genelde tarım ile uğraşırlar. Bir Yörük kişisi ile Pomak farklı biçimde geleneksel giysiler giyer.

İl ve ilçe merkezlerinde büyük ölçüde modern giyim örnekleri benimsenmiştir. Kırsal kesimden gelen bayanlar,beyaz Yemeni adı verilen eşarp ve şalvar ile siyah naylonumsu kumaştan perdesi (ferace) giyerler, kırsal kesim erkeklerinde ise baskın giyim türü, pantolon,ceket ve kaskettir.Yörede erkeklerin şalvar giydiği pek görülmez.Yöre mutfağı ise birbirinden lezetli tatlara sahiptir.Çanakkale mutfağını anlatacak kilit sözcükler; zeytin yağ, zeytin, sardalye, peynir helvası ve keşkektir.Adalar bağcılık ve şarapçılık konusunda başı çekmektedir.
Dünyada İlk ve Tek 41 Tarihi Olayın Gerçekleştiği Yer “ÇANAKKALE”
1: İLK GÜZELLİK YARIŞMAŞI: Dünyadaki ilk güzellik yarışması Bayramiç ilçemizin Ayazma Bölgesinde yapıldığı sanılmaktadır.
Kavga tanrıçası Eris, Peleus’la Thetis’in Olimpos’ta yapılan düğününe çağrılmadığı için kızar ve kendisi düğüne gider. Ortaya bir altın elma atar, üstüne “EN GÜZELİNE” diye yazılan bu elmayı kime vereceğini bilmeyen Zeus Paris’i yargıç olarak seçer ve İda’lı çobanının hayatını alt üst eder.
Yarışmaya Hera, Afrodit ve Athena katılır. Zeus kararı bir olumlunun vermesını ıster. Tanrıları Hermes ile birlikte İda dağına gönderir. Yunan mitolojisinde çok önemli yer tutan bu ilk güzellik yarışması tek kişilik jüri üyesi seçilen Paris’in tüm hayatını etkilediği gibi Troia savaşında kaderini etkilemiştir. paris trioa kralının oğludur. Doğar doğmaz Trioa’nın maafına yol açacağı söylenmiştir. Bu nedenle doğar doğmaz vahşi hayvanlar parçalasın diye İda dağına ( KAZ DAĞI ) bırakılır. Şanslıdır onu dişi bir ayı sahiplenir, emzirir ve korur. Bir çobanda bunu bularak evine götürür, büyütür ve çok iyi çoban olarak yetiştirir. Sürülere çok iyi baktığı için kendisine koruyucu anlamına gelen alexandros adı verilir. Çevrede ünü yayılır. İşte meşur jüri  üyeliği görevi anında kendisine iletilir. Zeus’un eşi Hera, kızı Athena ve güzellik tanrıçası Afrodit Olimpos dağından İda Dağına getirilir. Paris huzurunda bütün marifetler sergilenir ve kazanan Afrodit olur. Altın elmayı o kazanır ve böylece ilk dünya güzeli İda dağında seçilmiş olur.

2: İLK RÜŞVET OLAYI: Güzellik yarışmasına katılan 3 tanrıçanın çok önemli özellikleri vardı. Prens Paris’e ilk rüşvet olarak Asya krallığını onerir Hera. Athena ise sonsuz akıl ve basarı gücünü bağışlayacağını bildirir. Afrodit ise Paris’e çok can alıcı bir teklifte bulunur; eğer kendisi güzel seçilirse bunun karşılığında dünyanın en güzel kadınının aşkını sunacaktır. Bu güzel kadın Ispartalı Helen’dir. Paris altın elmayı Afrodit’e verir. Afrodit’in güzelliğinden mi etkilenmiş bilinmez ama Ispartalı Heleni düşünmekten de geri duramaz. Verdiği bu kararla Hera ve Athena’nın kinini kazanmış hem kendinin hem de Trioana’nın geleceğini karartmıştır.
3:İLK ANTİK ÇAĞ DÜNYA SAVAŞI: 1.Dünya Savaşından yaklaşık 3.000 yıl önce  yine aynı yerde Asya ve Avrupa’nın ulusları karşı karşıya gelmiştir. İlk antik çağı savaşı sayılan bu müthiş savaş 10 yıl sürmüştür. Savaşın sebebi Isparta kraliçesi Helen’in Trioa prensi Paris tarafından kaçırılmasıdır.
4:İLK SAVAŞ HİLESİ: Ekonomik çıkarlar nedeniyle savaşlar bitmek bilmiyordu. Odysseus adlı Akhanlı Cin fikirli komutan, zamanın en büyük hilesini düşündü. 10 yıllık savaştan bıkmış gibi davrandılar. Gemileriyle Bozcaada’nın arkasına saklanmışlar. Gemilerin artıkları ve çevredeki sazlardan oluşan tahta at yaparak trioa ovasına bıraktılar. Tiroalılar zafer kutlamalarına erken başlamışlardı. Tahta atı surların içine aldılar. Leok’onun ıtırazlarına rağmen şehrin meydanına getirdiler. İlk fırsatta kocaman karınlı tuzaktan fırladıkları gibi her biri yüksek şehrin bir bucağını talan atmiş geriye dönen Akanlılar kapıları açmış ve zafer sarhoşluğu içinde olan trioalıların tümünü katletmiş ve şehri yakarak talana etmişlerdi.
5: İLK KADIN BAŞKAN:MANİA: Antik çağda Troas Bölgesi’nde birbirine çok yakın Oligarşi veya krallıkla idare edilen şehir devletleri vardı. SKEPSİS adlı kent en önemlileri ve en ilginç yerleşim alanlarındandır. Hektor’un oğlu tarafından kurulduğu söylenir. “Her taraftan görünen” anlamına gelen şehir M.Ö 5.asrın sonlarına doğru Mania adlı bir kadının başkanlık yaptığı söylenir.
6: İLK PERSLERİN YENİLDİĞİ YER: Biga ilçemizin Karabiga beldesinin güneydoğu bitişiğinde denize çayı vardır. Bu çayın şimdiki adı KOCABAŞ ÇAYI’dır. Antik dönemde ise Granikos diye bilinir. M.Ö 334 Pers İmparatoru burayı ele geçirmek üzere sefere çıkan Büyük İskender ilk kez pers ordusuyla burada karşılaşır. Yenilgiye uğradılar. Büyük İskender imparatorluğunun temeli atılmış oldu.
7: İLK FELSEFE OKULU: İlk felsefe okulu Aristoles tarafından Asos kentinde açıldığı sanılmaktadır. İ.Ö 348 – 345 yılları arasında açar. Stoik felsefenin kurucularından Kleanthes burada yetişmiştir. Çalışmaları oldukça öenm taşır. Aristo’nun hem kişisel gözlemlerini hem de buluşlarını sisteme bağlamış, böylece anatomi, fizyoloji, mantık ve felsefe tarihinin gerçek kurucusu olmuştur.
8: İLK KEZ DOKUZ KAT ÜSTÜSTE KURULAN KENT(TROİA): Troia dünyanın en ilginç yerleşim alanlarından birisidir. Batı Anadolu’nun en önemli kültür ve strateji merkezidir. İ.Ö 3000’ li yıllarda İ.S 400’lü yıllara kadar yaklaşık 70 insan neslinin yaşadığı 9 kültür tabakasından oluşan ilk ve tek kenttir.

9: İLK İSTANBUL’A RAKİP KENT: Geyikli Beldemizin Dalyan Köyü yakınlarında kestanbol diye anlatılan bir ören yeri vardır. kaplıcaları hala şifa dağıtan bu yöreye “ESKİ İSTANBUL” yakıştırılması yapılır. Kazı çalışmalarına başlanan bu kentin Ege Bölgesi’nin en stratejik konumunda olduğu, Meşhur Sezar burayı Roma’nın başkenti yapmak istemiştir. Köy durumunda bulunan İstanbul’daki gelişmeler İstanbul’un lehine dönmeye başladı. Constentinos önceleri oda Aleksandrio, Trio’yu başkent olarak düşünür, sonra ise İstanbul’un yerini daha elverişli bulur ve burayı başkent ilan eder ve ünlü kent Constanpolis (ESKİ İSTANBUL) gün geçtikçe önemini kaybeder.
10: İLK ANTİK ÇAĞ TAŞ SİNEMASI: Gülpınar Beldemizin Külahlı yöresinde görenleri şaşkına uğratan inanılmaz kültürel betimlemelerin sergilendiği bir tapınak kalıntısı ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan 3 büyük “ Kabartmalı Sütun Tamburu” ve 19 Friz üzerinde adeta İlayda Destanında anlatılan tüm olayların canlandığı görülmekte; ne yazık ki çoğu tahrip olmuştur. Bu eserler karşısında büyülenmekte ve kendimizi ilk antik çağ sinemasında hissetmekteyiz.
11: İLK KABARTMALI TAŞ LEHİT: Biga ilçemizin yaklaşık 4 km kadar kuzeydoğusunda Gümüş Çay beldesinde meşhur Graniko Savaşı bölgesine çok yakın olan bu yerde Tümbe tepede uzunluğu 3.32, genişliği 1.60 ve yüksekliği 1.78 mt olan, üzerinde bir genç kızın kurban edilişini betimleyen rölyeflerin olduğu tarihe göre ilk kabartmalı lehit bulundu. Lehitlerin içinde Trio kralı Pramusun kızı prenses Polyksen’anın yattığı sanılmaktadır. Lehitlerin etrafındaki kabartmalar bunu göstermektedir.
12: İLK TOPRAĞA GÖMÜLEN KİTAPLIK: Ünlü kadın başkanının yaşadığı Skepsis Antik kentinde ilk defa Neolous adlı bir filozof kitapları korumak amacıyla toprağa gömmüştür. Fakat güve ve rutubet nedeniyle tahrip olmuştur. Sonuç olarak geriye sadece hatalı ve kolay anlaşılır yapıtlar kalmıştır. Kitapların tahrip olan, okunmayan yerleri hatalı ve yanlış birbiçimde değiştirilmiştir.
13: İLK BOĞAZ KÖPRÜSÜ: Tarihte ilk boğaz köprüsü bugünkü Nara Burnu ile karşı kıyısındaki Sestas kayalıklarına İ.Ö 480 Yılında Pers İmparatoru Xerxes tarafından Yunanistan’a sefer amacıyla yaptırılmıştır. Herpolos adlı yunan mühendis tarafından planları çizilmiştir.


14: İLK ANIT (HELLES ADINA) : Yunan mitolojisinde ilk anıttır. Gelibolu Yarımadası üzerine yapıldığı anlatılır. Nephellene kızı adına dikilmiş. Boğazın sularında boğularak ölür ve kızını devamlı bekleyecek bir anıtı yarımada üzerine diker.
15: İLK YÜZÜLEREK GEÇİLEN BOĞAZ: Çanakkale Boğazı’nın ilk yüzülerek geçilmesi antik çağda çok büyük bir aşkın anısını ölümsüzleştirmiştir. (Hero – Leanderos Mitti)
16: İLK SAVUNMA DUVARI: Osmanlı tarihinde Gelibolu adasının en dar yeri olan Bolayır Beldesinin kuzey bölgesi “Eksamiliye” diye anılırdı. Bu isim altı Roma mili uzunluğunu belirten “Heksamilian” sözcüğünden türetilmiştir. Çünkü burada antik çağda bir denizden bir denize ulaşan altı mil uzunluğunda bir savunma duvarı vardır. bu dünyada yaptırılmış ilk savunma duvarı idi.(Thrakların saldırılarını önlemek amacıyla en dar yer olan kıstağa altı Roma mili uzunluğundaki ilk savunma duvarı örüldü).
17: İLK TRAKYA BAŞKENTİ: Trakya’ya egemen olan Lysimakhos, kendini Trakya kralı ilan etmiş ve stratejik açıdan çok önemli bir yerde her çağda Avrupa -  Asya geçidinin kilit noktası olan Gelibolu Yarımadasının en dar kıstağında şimdiki Ortaköy dolaylarında krallığın başkentini kurdu.
18: İLK DOLANKLARIN BAŞKENTİ: Bugün eski Hisarlık Tepe diye adlandırdığımız ve üzerinde   gurur kaynağımız “ ŞEHİTLER ABİDESİ” bulunduğu tepenin altında İ.Ö 6.yy’da burada yaşayan yerli halk Dolanklar tarafından ELAROUS kenti yapılmıştır. Trio antik kentinin tam karşısında stratejik bir noktada yapılmış olan bu yerleşim alanı başkent ilan edilmiştir.
19: İLK KEZ AVRUPAYA GEÇİŞ: Avrupa kıtasında Türkler tarafından ilk geçiş hep Gazi Süleyman tarafından 1354 yılının mart ayında yapıldığı sanılır. Oysa Hammer tarihine göre bu 18.  Geçittir. Gelibolu Yarımadasındaki ilk geçiş ise Aydınoğlu Umur Bey tarafından yapılmıştır. Umur Beyin hayatı 15.asır şairlerinden  Enveri “Düstürname” adlı eserinde destanlandırılmıştır.
20: İLK BAYRAK YUTULAN YER: Süleyman Paşa’nın çok önemli bir kadrosu vardı. Bayraktarlarından Karacabey adındaki yiğit fetih sırasında bayrağı dikmek isterken fener kayalıklarının çevresi düşmanlarla sarılmış, bayrağı kaptırmamak için hançeri ile bayrağı birkaç parçaya bölerek yutmuş ve orda şehit olmuştur.
21: İLK KEZ ATI VE LALASIYLA GÖMÜLEN KOMUTAN: Gazi Süleyman Paşa avlanırken atından düşerek, ağaca çarparak öldü. Atı ve lalası ile gömüldü. Gelibolu kalesini fethetti. Fetih Bizans’ı altüst ettiği gibi dünya tarihinin de değişmesine yardımcı oldu.
22: İLK YENİÇERİ OÇAĞI: 1.Murat’tan önce Osmanlıda düzenli bir ordu yoktu. Sefer zamanı gelince eli silah tutan herkes savaşa katılmak zorundaydı. Bir kısım gaziler askerliği meslek edinmişti. Zamanla bu kuvvetler savaşlar için yeterli olmamaya başladı. Disiplin yönünden de sorunlar çıkmaya başladı. 1. Murat’ım emri ile yeni bir orduya kaynak teşkil edecek biçimde acemi ocağı kuruldu. Böylece dünyada ilk kez YENİÇERİ OCAĞI temelleri atıldı.
23: İLK KAPTAN-I DERYA MAKAMI: Kaptanı Derya halk dilinde “ Kaptan Paşa” demektir. İlk zamanlarda Osmanlı teşkilatında en büyük rütbesi Derya Sancak Beyliği  olarak kullanılıyordu. 1354 yılında Gelibolu Sancağı Kaptan-ı Deryalık makamı olarak tesis edildi.
24: İLK OSMANLI TERSHANESİ: Osmanlının devlete dönüşmeye başladığı dönemde kara savunmasının yanında büyük bir deniz gücüne ihtiyaç vardı. Çünkü bütün Hristiyan alemi Türkleri Avrupa’dan atmak için el birliği etmiş gibi görünüyordu. Bunu sezen ve genç yaşta hükümdar olan Yıldırım Beyazıt Trakya’nın mutlak güvenliğini sağlamak için 1390 yılında Gelibolu’da ilk tershanenin yapılmasını emretti.
25: İLK DÜNYA HARİTASI: Hala Topkapı Müzesinde bulunan ve bilim adamlarını hayrete bırakacak doğrulukta ceylan derisi üzerine çizilmiş bir dünya haritası vardır. Gelibolu’daki büyük amiral Piri REİS tarafından çizildiği tespit edilmiştir.
26: İLK OSMANLI TARİH YAZARI: Osmanlı İmparatorluğu genişledikçe bilimsel çalışmalara da hız verildi. Gemi yapımcılığının yanı sıra harf teknikleri geliştirildi. Araştırma, yazma, yazma yoluyla duyuru ve iletişime hız verildi. Bilimsel olarak hatta yönetimi eleştirecek nitelikte yazmaya başlayan ilk Osmanlı tarih yazarı Gelibolulu MUSTAFA ALİ EFENDİ’dir.
27: İLK VATAN ŞAİRİ: İlk vatan şairi olarak bildiğimiz Namık Kemal Gelibolu’nun Bolayır beldesine gömülüdür. 1840 yılında Tekirdağ’da doğan Namık Kemal’in dedesi Abdüllatif Paşa özel olarak yetiştirmiş ve şiiri sevdirmiştir.

28:İLK YENİLMEZ ARMADA: Boğaz muhakkak geçilecek ve İstanbul en kısa zamanda alınacaktı. Müttefik donanmayı komuta edilecek, İngiliz Amiral Carden müttefik donanma üzerine düşen görevi eksiksiz olarak yapacaktır. İnanıyorum diyordu. Böylece İngilizlere ait 14 adet zırhlı, 2 yarı dretnot, 3 kruvazör ve yeni yapılan Queen Elizabeth gemisi “ Yenilmez Armada” adı altında sefere katılıyordu.

29: İLK AMFİBİ ÇIKARTMA: 18 Mart 1915 günü ağır bir yenilgiye uğrayan donanmanın prestiji sarsılmıştı. Akdeniz seferi kuvvetinin komutanı general İon Hamilton yaptığı uzun istihbarat ve planlamalar sonunda ilk amfibi çıkartma harekatına karar verildi.

30: İLK UÇAK GEMİSİ: Çanakkale tarihinde geçen ilklerden biri de ilk kez bir uçak gemisinin savaş aracı olarak kullanılmasıdır. İngiltere’nin ilk uçak gemisi “ARK ROYAL” dır.

31: İLK DÜŞMAN UÇAĞI: Çanakkale savaşlarında her türlü yeni silahın yanında uçakların kullanılması ön plana çıkmıştı. Yine uçaklar ilk kez  savaş aracı olarak Türklerde kullanılmıştır.

32: İLK DENİZALTILILAR: Çanakkale Boğazında görülen ilk denizaltılarından biri, Fransızların Frady adındaki denizaltıdır. 24 Kasım 1914 boğaz ağzında tespit edilen bu ilk denizaltı Sahra Bataryalarının ateşiyle püskürtüldü. B11 adlı diğer bir İngiliz denizaltısı ise 13 Aralık 1914’te Sarısızlarda Mesudiye muharebe gemimizi batırdı. Bu olaydan sonra boğazda denizaltılara karşı tedbirler arttırılmıştır.

33: İLK ÇELİK DİKENLER: 23 Nisan amfimi harekatından önce daha tedbirli davranılmasına karar verilmiştir. Harekat öncesinde ve sonrasında Türk tabiyanlarına ve siperlerine ağırlıkları 200 ile 400 gr arasında değişen ve yere atıldığında, her ne şekilde düşerse düşsün bir ucunun dikey kaldığı görünen Çelik Dikenler atıldı. Bu Çelik Dikenler ilk kez Gelibolu Yarımadasında görülmüştür. Bu acımasız savaş objesi savaşın acımasızlığını göstermektedir.

34: İLK HAVADA ÇARPIŞAN MERMİLER: Müzelerde karşımıza çıkan inanılmaz görüntüler birbirine havada çarparak kaynaşmış mermilerdir. Gelibolu Yarımadasının beş müzesinin hepsinde bu mermileri görmemiz mümkündür. En etkileyicisi askeri müzede sergilenen “Havada Çarpışan Mermiler” dir.
35: İLK 276 KG’LIK TOP MERMİSİ: İlk kez bir topçu eri tarafından savaşın kaderini değiştirmiştir. Yaralanan Occan, Nusret Mayın Gemisinin döşediği mayınlardan birine çarparak 630 personeli ile birlikte adeta bir tabak gibi batmış ve onu kurtarmaya giden gemiler de Anadolu’daki top bataryalarının isabetli atışları ile devre dışı kalmış ve böylece 18 Mart deniz savaşının kaderi bize gülmeye başlamıştır. (SEYİT ONBAŞI)

36: İLK SAAATİN PARÇALANDIĞI YER: Çanakkale savaşını anlatmaya kelimeler yetmez. Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 10 Ağustos 1915  günü sabah erkenden verdiği müthiş taarruz emrinden sonra bir sel gibi akan askerlerini ayakta izlerken göğsüne çarpan şarapnel parçasının gerçek hikayesidir. Askerlerini ayakta izleyen MUSTAFA KEMAL’İN  göğsüne bir hain şarapnel parçası çarpar. Göğsünün üst cebinde bulunan saati adeta bu saldırıya siper olur. İşte dünyada ilk kez bir cep saati mucizeli bir şekilde sahibini korur ve dünyada örnek alınacak bir insanın hayatını kurtarır.
37:İLK PERİSKOBUNDAN VURULAN DENİZALTI: Çanakkale savaşlarında gerçekleşen ilk inanılmaz olaylardan biri de Fransız denizaltısı TURKUAZ’IN çok değişik bir hareketle teslim almış olmasıdır. Denizaltı periskopundan vurularak teslim alınır. Su yüzüne mecburi çıkış yapmaya zorlanarak mürettebi ile birlikte alınır.(MÜSKECİP ONBAŞI)
38:İLK İZ BIRAKMADAN KAYIP  : “Dünyada ilk iz bırakmadan kayıp” Olayın noter huzurunda imza ve tasdik edilmesi açısında çok ilginçtir. Anafatarlar Muharebeleri esnasında 12 ağustos 1915’de İngiliz Norfolk Alayının 4 taburuna bağlı çok sayıda askerlerinin bir kısmı esrarengiz bir şekilde kaybolmuştur. Olay 22 kişilik Yeni Zelanda Sahra Birliğinin gözü önünde gerçekleşmiştir. Norfolk Alayının 4 tabura bağlı çok sayıda asker karşı tepeye doğru yürümeye başladıkları zaman tepenin üzerindeki somun biçimindeki bir bulutun içine girerek kaybolmuşlardı
39.İLK ULUSLAR ARASI MEZARLIK: 24 Temmuz 1923 imzalanan Lozan Antlaşmasına göre Gelibolu Yarımadasında yabancılara mezar yapımı için izin verilmiştir. Dünyadaki ilk uluslar arası mezarlık Gelibolu adasında kendiliğinden oluşmuştur.
40.İLK MEHMETÇİK ABİDESİ: MUSTAFA KEMAL’İN Çanakkale’yi ziyaretlerinde Gelibolu Yarımadasının dolaşmış bilhassa Mehmet Çavuş siperlerinin bulunduğu cesaret tepesinde duygulanmış. Burda Hafız Yaşara mevlit okutmuş ve bu tepeye en az kırk metre yüksekliğinde bir anıt yapılırsa “MEHMETÇİĞİN RUHUNA ŞAD” olabileceğini vurgulamıştır. Bu vasiyetinin üzerine ölümünden kısa bir süre sonra 1944 yılında İlk Mehmetçik Abidesi için proje yarışması açılmıştır.Mimar Doğa Ergin baş ve İsmail Utkular projesi uygun bulunmuştur.Morto koyunun doğu bölümüne bugün altında  antik başkent bulunan Asarlık Tepeye yapılmasına karar verilmiştir. 2007 yılında tam 59.308 şehit isminin yer aldığı Abidenin tamamlayıcısı “Şehitlik” ile dünyanın ilk ve tek Mehmetçik Abidemiz, gurur kaynağımız ve Atalarımıza saygımızın simgesini tamamlamıştır.
41.İLK TÜRKİYENİN LİDERİNİN DOĞUŞU: Çanakkale Savaşları aynı zamanda yepyeni bir Cumhuriyetin kurulmasına ve yepyeni bir “lider” doğmasına neden olmuştur. Bu lider şüpesizdirki MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TÜ. Çanakkale savaşına bizzat katılmış ve o dönemde rütbesi albay olan İngiliz Harp Tarihi yazarı ASPİNAL OĞLAN’DIR. “Çanakkale” adlı eserinde bu doğuşu ilk teşhis eden kişi olmuştur.

3.2. ( 18 Mart )ÇANAKKALE ZAFERİ (Kahramanlık Günü )
Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir.
Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir.
1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkâmlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kum kale ve Orhaniye tabyalarını havan topu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.
24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. Bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi. 750 metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.
19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzil li bir bombardımana girişti. Boğaz'a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.
İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlar dı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donan mayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildir di.
Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı.

18 Mart 1915
İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi.
Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu.
İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.
İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkâmlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atış larıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü.
Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar.
Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralan dı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük kayıp lar vererek: Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.
İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlı yordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı ve askerler o yöreye yerleştirildi.
Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da, savaştı. Cephanesi biten askerlere:
— Süngü tak emrini verdi. Daha sonra;
— «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.
Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı.
Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. 19 – 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8–9 Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.
Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir.
Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu.
Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir.

Hiç yorum yok: