HOŞGELDİNİZ

Aradığınız konularda size yardımcı olabildiysem ne mutlu

Bu Blogda Ara

16 Ekim 2010 Cumartesi

KARADENİZ’DE EVLENME GELENEKLERİ

ZONGULDAK
Görücülük, başlık parası (ağırlık) gibi geçmiş dönemin uygulamaları, günümüzde kırsal kesimde bile önemini yitirmiştir.
Bayram, Hıdrellez, nişan, düğün gibi herkesin birlikte olduğu törenlerde oğlan anası gelinlik kıza bakar; beğendiği kızın isteyeni yoksa, taraflar arasında başlayan görüşmeler de olumlu sonuçlanırsa, erkek tarafı bir bohçayla, söz mendilini (ipek mendil) kız evine götürür ve iki aile nişan gününü kararlaştırır.
Kız evinde yapılan nişan töreninde nişan yüzüğü ve takılar takılır. Ertesi gün, kız evince hazırlanan armağanlar, nişan şerbeti ve güvey yüzüğü karşı tarafa gönderilir. Düğünlerin organizasyonunu gerçekleştirecek “ düğüncü kadın “ belirlenir; çağrı, davetiye ve düğün yemeği hazırlığı kız evinin görevidir. Düğüne çağırılanlara tavuk verilmesi eski bir gelenektir.
Düğün genellikle pazartesi ya da Perşembe başlar. İlk gün güvey evi, yaptığı helvanın içine para koyarak, tepsi ile kız evine gönderir; ikinci gün güvey kınası; üçüncü gelin kınası yakılır, çeyiz çıkarılır ve çeyizlerle gelin odası düzülür. Akşam güvey tarafının kadınlarını katılımıyla kına gecesi düzenlenir. Geç saatte eğlenceye ara verilir. Oda bir elinde yastık bir elinde kına tepsisi alan bir kadın, arkasında da iki kişi eşliğinde yüzü örtülü gelin gelir. Odadakiler “gelin indirme ezgisini” okuyarak, gelini bir yastığa oturturlar, gelinin avucuna kına ve para basarlar. Maniler söylenir, ezgiler okunur ve gelin oynatılır. Gece yarısı olunca eve börek yemek üzere güvey ve arkadaşları gelir; yemekli, içkili eğlence başlar. Kız evine zorla tavuk kestirilmesi bu geceye özgü geleneklerdir. Ertesi gün güvey ve arkadaşları güvey hamamına gider.
Düğün sabahı geline yeni giysiler giydirir. Akrabalarıyla vedalaşan geline “baş sıkma” denen uğurlama töreni yapılır. Bu tören “çocuk sahibi, kocası sağ” bir kadın gelin başını “oğlan versin, kız çıkarsın” sözleriyle bağlar ve gelin bir kadın eşliğinde baba evinden çıkar. Düğün evinde geline iki ayrı tabakta yağ, bal sunulur. Gelin, yağı kapının üstüne, balı da kapının altına sürer. Peşinden adına “ güvey önlüğü” denilen bir tepsi baklava gelir ve ev halkıyla birlikte yenir.
Düğün evinde eğlenceler devam ederken sağdıç damadın yanından ayrılmaz. Gerdek gecesi sabahı, davulcular, güveyin kapısının önünde davul çalar, güvey elinde bir tepsi börekle davulcuları ağırlar. Gerdek gecesi güvey “görümlük” denen armağanı eşine verdikten sonra birlikte tatlı yerler; sabahleyin de duvak adı verilen tören yapılır. Artık güvey evinin kızı olan gelin, gelinliği çıkarır, güvey evince yapılan ”paçalık” denen elbiseyi giyer. Düğünü izleyen hafta sonunda gelinle güvey kız evine el öpmeye gelir.
16.1.2. KASTAMONU
Tayyip köyünde düğünlerin geleneksel özellikleri vardır. Fakat gerek teknolojinin gelişimi gerekse ekonomik gelişmeler gelenekleri değiştirmiştir. Düğünler genelde davul zurna eşliğinde yapılırdı. Cuma günü baklava bağlama dediğimiz tatlıları hazırlama işlemleri başlardı. Salı günü akşamı damat evinde köylü gecesi düzenlenirdi. Buradaki amaç ertesi gün çalışacak ve misafirlere hizmet edecek gençleri ağırlamaktır. Çarşamba günü sabahından 11-14 arası kız tarafı ve yakın çevresi erkek evine gelir ve ağırlanır. Saat 14:00dan sonra ise danacı diye adlandırılan genç çevresi ( gelinin erkek kardeşleri varsa öncülük eder) düğün evine gelirler. Geç saatlere kadar, beklide sabaha kadar eğlenilirdi. Çarşamba günü ilkindi saatlerinde damada kına yakılır, aynı gün akşamı gelin geline kına yakılır ve kadınlar kendi aralarında eğlenirler. Perşembe günü ise saat 11:00 civarında kız almaya gidilir. Gelin çıkması davul zurna eşliğinde saat 14-15 civarlarında olur. Cuma günü ise duvak dediğimiz kadınların düğünü vardır. Öğle saatlerinde başlar ve Cuma namazından sonra damadın içeriye gelerek gelini dışarıya çıkarmasıyla sona erer. Aynı düğün geleneği cumartesiden başlayıp pazartesi gününde biter. Kişiler isteklerine göre cumasına ve pazarına düğün yapabilirler. Pazar günü ise damat-gelin yakın çevresini yanına alarak baba evini ziyarete gider. Üç gecelik dediğimiz bu olayda sofra kurulup yemeğe başlayasıya kadar damat kimseyle konuşmaz. Sofraya oturduğunda yemeğe hemen başlanmaz. Sofrada yemeğin üzerine kaşıklar çatılır ve beklenir. Gelin babası damada hediye vaat eder. (bu genellikle tarla veya hayvan olur) bu hediyeden memnun kalınırsa yemeğe başlanır ve damadın dili çözülür. Daha eskilerden yani köylerde yol ve motorlu araç olmadığı zamanlarda kızın çeyizlerinden oluşan başlık arabası öküz arabası idi. Öküzlerin koşulduğu boyunduruğun ortasına büyük bir çam bağlanır ve araba süslenirdi. Dünürşü dediğimiz damat tarafının kadınları ve erkekleri kendi aralarında at yarışları düzenlerlerdi. Gelin at ile getirilirdi. Atın özellikleri ve güzelliği çok önemliydi. Yolların yapılması, arabaların çoğalması ile bu gelenekler kalkmıştır. Düğünlerde davul zurna ile yörede köçek oyunları (erkek) oynanır ve eğlenceli geçer. Köçek kültürü batı Karadeniz bölgesine hastır.,
16.1.3. TOKAT
Köy yaşamında Tokat gelenekleri hakimdir. Evlilikler eskiden genelde görücü usulü ile yapılmakta iken günümüzde ise gençlerin karşılıklı anlaşmasıyla yapılması ağırlık kazanmıştır. Düğünler, geleneklere göre, üç iki gece sürer. Düğünlerde konuklara topluca yemekler verilir. Düğünün başlamasından bitimine kadar kiralanan davul zurna veya farklı çalgılar davetlilerin eğlenmesi için bekletilir. Köy dışından yatılı konuklar, köy halkı tarafından düğün evine destek ve yardım amacıyla ağırlanır. Gelin almaya köy halkı topluca iştirak eder. Araçlarla konvoy oluşturulur. Damat ve gelinin hediyeleri düğünün son gününde bir gün evvel verilen toplu yemeğin ardından takdim edilir. Evliliklerde boşanmalara, çok nadir rastlanmaktadır. Akraba evlilikleri olmaktadır. Evlilik yaşı kızlarda 18, erkelerde ise 20- 22 civarıdır. Ancak erkeklerde askerden geldikten sonra evlenmek yaygınlaşmıştır. Geleneklerde önemli yeri olan düğünler yukarıda anlattığımız gibi olmasıyla birlikte, yeni gelin eve geldiği andan itibaren aile büyüklerinin yanında büyük sesle konuşmaz.
16.1.4.ARTVİN
Köyün düğün geleneği olarak, kız tarafı delikanlı başı oğlan tarafından koç para altında para alır. Bu para düğünlerde kullanılan tabak kaşık gibi malzemelere kullanılır. Düğünlerde genç erkekler düğünlerin tüm hizmetlerini yapar, kızlarda yemeklerini yapar. Diğer köylerden misafir gelenleri de her aile 3-4 kişiyi misafir ederler.
16.1.5. BOLU
Evlenme geleneklerinde eskilerin büyük ölçüde terk edildiği görülmektedir. Nadiren kaçarak evlenme, iç güveysi, başlık parası yerine süt hakkı, kına gecesi, kız ağlatma, resmi nikah, imam nikahı, sağdıç ve yenge ve çeyiz serme, urba görme, nişan ve düğün gününde devam eden geleneklerdir.
16.1.6. BAYBURT
Kız İsteme : Kız istemeye giden erkekler kızın babasından pusula( kız için oğlan tarafından isteklerini belirten liste) isteyerek, kızın babasının yanından ayrılırlar. Kız tarafı altın, mobilya, en (elbiselik kumaş) varsa diğer isteklerde bulunur.
      Oğlan tarafı pusulayı fazla bulursa, istekler üzerinde anlaşmaya çalışılır, anlaşamazlarsa bu iş biter. Anlaşılır veya direk kabul edilirse, kahve içme günü tespit edilir. Kahve günü sabahı oğlan tarafı şeker, kolonya, lokum, sigara, ve kahve gönderir. Kız tarafı tespit ettiği bir mahalle odasında kahve içmek için erkekler toplanır. Burada oğlan tarafının yaşlı temsilcileri kızı tekrar isterler, kız tarafı da verdiklerini belirttikten sonra kahve içilir.
Nişan : Oğlan tarafı peştim bal hamamı yapar. Hamamda gelen davetlilere kız tarafından çörek oğlan tarafından da meyve dağıtılır, eğlenilir ve oynanır. Nişanlılık süresi içerisinde tespit edilen gün, kız evine nikah memuru götürülerek kız, oğlan ve her ikisinin şahitleri huzurunda resmi nikah yapılır. Tatlı kahve ile düğün arasına eğer ramazan rast gelirse ramazanın 15. gecesi oğlan tarafından bir grup kız tarafına gider ve altın ve hediyeler götürür, eğlenilir ve sahur yemeği yenilerek dönülür bu on beşi denir.
Düğün: Düğünden 15 gün öncesinden başlayarak, kız yakınları tarafından yemeğe alınır ve bu yemeklerde çeşitli eğlenceler yapılır, buna “kınaya çıkarma” denir. Düğünden iki gün önce gelin hamamı yapılır. Hamamdan sonra gelin kız sağdıcın evine gider o gece sağdıcın evinde yatar eğlenir oyunlar oynanır. Ertesi gün kızın evine gidilir ve o gece kız evinde baş örme yapılır.
16.1.7. ÇORUM
Evlenme isteğini belirtme: Evlenme çağına gelmiş gençlerin eş seçiminde ailelere önemli görevler düşmektedir. Evlenmek isteyen oğlan bu durumu annesine söyler. Oğlanın annesi oğlunu evlendirmek üzere araştırmalara başlar.
Dünürlük ve şerbet içme: Çorum’ da söz kesmenin diğer bir adı “kahve içme” veya “şerbet içme” dır. Söz kemeye giden erkek tarafı kahve, kuruyemiş, şerbet, tatlı, şeker götürürler. Her iki tarafta birinci dereceden yakın akrabalarına haber verir. Dünürcüler bir kez daha “Allah’ın emri peygamberin kavli üzerine” kızlarını oğullarına istemeye geldiklerini söylerler.
Düğün: Nişan ile düğün arasındaki zaman erkek ve kız tarafının durumlarına göre değişir. Bir hafta önce hazırlıklar başlar. Kız ve düğün için gerekli olan eşyaları almaya çarşıya çıkılır. Buna “pırtı görme” denir.
Düğün başlamadan komşularında yardımıyla yemeklerini pişirirler. Düğünde damat en yakın iki arkadaşını “sağdıç” seçer sağdıç damatla ilgilenir, onun işlerini yapar, ihtiyaçlarını karşılar. Düğünler Cuma akşamı başlayıp Pazar akşamı biter.
Kına gecesi: cumartesi günü kız evinde herhangi bir saatte “kına yürütme” yapılır. Kına bittikten sonra davul zurna ile halay çekilir gelen kınacılar ıo gece kız evinde kalırlar ve bunlara “gelinin yengeleri” denir. Kızın en yakın arkadaşları da kızın yanında kalırlar. Yengeler kız yine gece yatarken kına yakarlar. O gece sabaha kadar uyumamaya gayret edilir. Uyuyanlara çeşitli şakalar yapılır.o gece erkek tarafında da damada kına yakılır.
16.1.8. GİRESUN
Erkek ailesi tarafından beğenilen kızın tarafına bir görücü heyeti gönderilir. Düğüne genellikle Salı günü başlanır. İlk geceye “kına gecesi ya da komşu gecesi” denir konuklar her iki tarafta kendi evlerinde karşılar. Gece mumlar ya da çıralarla erkek evinden bir grup kadın, kız evine gider gelinliği giydirilir, duvağı takılır, genişçe bir tepsinin ortasında kına ezilir,  çevresine mumlar yakılır, gelin avucuna konan kına, tülbentle sarılır. Başparmağı arasına yanan bir mum sıkıştırılır. Gelinlik çağındaki kızlar da bir mum yakarak törene katılır, gelini de aralarına alarak horon teperler, erkek evinden gönderilen çerezler yenir, kına yakılırken türküler söylenir eğlence sabaha kadar sürer.
Perşembe, “gelin alma günü” dür. Sabah gün evinde hazırlanan “güvey bohçası” bir tepsi baklava ile erkek evine gönderilir. Sağdıç ı ile hamama giden güvey, bohçadaki giysileri giyer. Öğleden sonra “gelin alayı” davul, zurna ve kemençe eşliğinde kız evine gider. Genellikle bu halayda damat bulunmaz ve büyükler öncülük eder.
Bir hafta sonu güvey,  gelin ve yakınları ile birlikte” yumurta yemeğe” gider. Hal hatır sorma, şakalaşma ve söyleşiden sonra, üstü peşkir halı ile örtülü bir yumurta getirilir.
16.1.9. BARTIN
 Eskiden düğünler sekiz gün sürerdi. Düğünler genelde davul-zurna eşliğinde yapılır. Cuma günü baklava bağlama dediğimiz tatlıları hazırlama işlemi başlar. Salı günü akşamı damat evinde köylü gecesi düzenlenir
Düğünlerde kesinlikle silah kullanılmaz ve kullandırılmaz düğün sabahı köylerdeki tüm silahlar boşaltılır. Silahın ağzında mermi olmaz.
16.1.10. SAMSUN
Gelin evine atlar veya öküzler boncuk, zil veya çanlarla süslenir. Arabalarda keşkeklik, tavuk eti, hoşaf, ekmeklik un, yağ bulunmaktadır. bu arabaya gören köy halkı bunu zahra götürdüğünü anlar. Cumayı cumartesiye bağlayan düğün evinde eğlence yapılır. Pazar sabahı gelin almaya gidilir. Damat sahipleri gelini almak için kapıdaki bahşişçiye uzun uğraşlardan sonra para vererek kapıyı açtırır. Damat takı işleri bittikten sonra bir akrabası evine sağdıç tarafından götürülür. Damat namazda iken yatağı hazırlayan bayan yatakta bir oğlan çocuğu yuvarlandırır. İlahı söyleyenlere ve halka birer adet havlu dağıtılır.

16.1.11. RİZE
Beşik kertme vardır. Ancak bu zorlayıcı olmayıp, çocuklar büyüyünce evlenme zorluğu taşımazlar. Kız arama da elçi denilen insanlar devreye girerler. Erkeklerin az da olsa eş seçiminde rolü olmasına karşın kızlar için bu söz konusu değildir.
Kız istemeye giderken karşı taraf haberdar edilir, hazırlıklı olmaları sağlanır, erkek tarafı karşılanır, ağırlanır. Bir müddet oradan buradan konuşulduktan sonra asıl konuya gelinir.”Allah ‘un izniyle, peygamberun kavliyle kizunuzi oğlumuz temel’e istiyruk” denir. Kız tarafı kendini naza çeker, cevap vermek istemez, çay kahve, yemek ikram edip konuyu dağıtmaya çalışırlar. Erkek tarafı ısrar eder “ kızı vermezsenuz ne yemeğinuzi yeruz ne de kahvenuzi içeruz” derler. Hayli mücadele sonunda istekler sıralanır, kabul edilince de kız verilir.
Kız tarafı erkek tarafının karşılayabileceği kadar başlık parası ister. Bu kıza harcanır. Ayrıca kıza alınacak eşya ve altın tespit edilir. Ara kesildikten sonra (kızın sözünün alınması) olay hemen duyurulur. Bu da erkek tarafının havaya kurşun sıkmasıyla olur. Düğün günü belirlenir, ayrıntılar konuşulur.
Pazar sabahı erkek tarafı kalabalık bir halde kızı almaya gider.”düğüncü” denen grup yol boyunca sık sık silah sıkar. Bunu duyan kız tarafı da karşılık verir. Yol yakınsa gelin yaya, uzaksa at ile getirilir.
Yakın komşuların yardımıyla misafirlere yemek verilir. Bu arada bazıları bahşiş almak için yemeği engellerler. Buna “sofra bağlama” denir.
Gerdeğe girilmeden eğer önceden kıyılmadıysa “hoca nikahı” yapılır. Ev gerdeğe gireceklere bırakılır. Bir günlüğüne ev sakinlari komşularda kalır.
Düğünden bir hafta sonra “yedi” olur. Yedi, kızın damatla babasının evine gitmesidir. Damata bu arada bazen ağıra kaçan şakalar yapılır. Bu şakalardan korunmak için damadın yanında korumaları olur.
16.1.12. TRABZON
Çoğu zaman gençler birbirini ya düğünde, ya yaylada, ya şenlikte ya da çarşı pazarda görür ve “gönlüne düşürür.” Aile büyükleri devreye giren yengeler görücü olur. Kız da, oğlan da beğenme aşamasında birbirini tanımaya çalışır. Ama en son söz aile büyüklerinindir. Kararı aile meclisi toplanır verir. Ama ailenin rızası kimi zaman tam değildir. Karar olumsuzdur. Birbirlerini seviyorsa gençler, ortaya bölgemizde hala geçerli olan “kız kaçırma” olayı çıkar.
Düğün günü (Perşembe veya Pazar) erkek tarafı kalabalık grup halinde öğleye doğru, tabanca-tüfek  ata ata, yaya ve atlı olarak gelin evine gidilir. Hemen kızı alıp dönmek isterler.  Ancak kız tarafı misafirlere yemek ikram eder. Yemekten sonra, kızın bir erkek kardeşi, o da yoksa dayısı, erkek tarafından bahşiş alır ve kız ata bindirilir. Yine silah ata ata erkek evine doğru gidilir.
Ertesi gün ise cumalık yapılır. Kadınlar çeşitli oyunlar oynarlar ve geline hediyeler verirler. Düğünden bir hafta sonra ise erkek tarafı kız evine “yedi” ye giderler. Damat büyüklerin elini öper, sini ve sofraya davet edilir. Sofrada önüne, üstü kapalı üç tabak koyulur, birinde yumurta, birinde sütlaç, ve birinde su vardır. Damattan yumurtayı bulması beklenir. Geç saate kadar kızın babasının evinde kalınıp, güzelce ağırlandıktan sonra geriye dönülür.
16.1.13. SİNOP
Kız istemeye gidilirken, oğlan tarafı çiftlenecekleri için “çift katlama” götürülür. Kız tarafının vermeye gönlü varsa onlar da oğlan tarafına çift katlama verir. Tek katlama verdiği takdirde kızı vermeye gönülleri yok demektir. İlk istenişte kız verilmez. Oğlan evi birkaç kez kız isteme işini gerçekleştirirler. Kız istendikten sonra söz kesmeden önce kızın uğurlu olup olmadığı denenir. Eğer tavuk küllük olursa inekler güve gelirse o kız istenir.
Üç gün süren düğün “çuval ağzı açma”yla başlar. Oğlan evinde düğünün ilk günü odanın ortasına bir çuval konur. Onun ortasına da bir oklava çakılır. Bir de elek konur. O gün yeme içme yapılır, misafirlere yemek verilir. Gelinle damat o parayı içinden ayırır.
Ertesi gün kız evinde kına gecesi olur. Kınayı oğlan evi götürür. Kınayla birlikte tepsiye basılmış helva götürülür. Helvayı kızın dayısı keser nişan yüzüğü de havlanın ortasına konur ve bıçakla helvanın ortasına gelene kadar kesilir yüzüğe ulaşılır. Burada bıçağın helvayı kesmediği söylenir ve bahşiş istenir. Eğer bahşiş az gelirse bıçak kımıldamaz. Bahşiş fazlalaşınca helva kesilir gelen misafirlere helva dağıtılır. Artan da gelinle birlikte oğlan evine gönderilir.
Gelin evden çıkarken kızın kardeşi kapıyı tutar ve bahşiş alır. Buna “kapı parası” denir.gelinle birlikte oğlan evine kızın kardeşi ve iki kadın gider. Gelinin evden çıkarılışı sırasında bazı pratikler uygulanır:
-gelin evden çıkarılırken bütün kötü huyları burada kalsın, orada yenilensin düşüncesiyle ocağa tükürtülür.
-kapıdan çıkarken kapının üst tarafına bıçak sokulur.
-kapıdan çıkarken gizlice gelinin beline bıçak ve tabanca sokulur.
-gelinin başından şeker ve para serpilir.
-gelinin ağzına şeker verilir.
Düğünün ertesi gününe “duvak” ya da “semet” denir. Bugün bütün komşular akrabalar toplanır. Dua “kız halkı” denilen kız tarafı da gelir. Eğer düğünden önce gelinle ilgili söylentiler olmuşla gelinin çarşafı ortada oynatılır.
Düğünden sonra kız tarafı damadı “üç geceliğine” çağırır. Buna “kırıtma” da denir. Burada damada helva kestirirler. Damat helvayı kesmez, bıçağı ortaya bırakır kız tarafı damada bir canlı bir de cansız bahşiş verince helvayı keser.
16.1.14. GÜMÜŞHANE
Gümüşhane yöresinde evlenme yaşı çok önceleri kızlarda 15-16, erkelerde ise 15-20 olarak belirlenirdi. Köylerde erken evlenme çiftçi olan aileye iş gücü katkısı sağlama, büyüklere hizmet, bir de “erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır” atasözünden olduğu gibi nüfusun çoğalması amacıyla yapılırdı. Ancak günümüzde eğitim ve öğretim, maddiyat ve bu gibi nedenlerden dolayı evlilik yaşı yükselmiştir.   
Dünürcü gitme: Erkekler ve bayanlar ayrı odalardadır, kahveleri getiren gelin adayı dünürcüler kahveyi içene kadar elleri önden bağlı divan durur. Başı öne eğik dünürcüleri dinler dünürcüler sezdirmeden kızın tavır davranış ve fiziki yapısını inceler. Ancak kız tarafı vermeye taraf değilse kahveler şekersiz, acı olarak verilir. Bu da “hayır” anlamındadır.
Düğün töreni: Düğün en çok sonbahara rastlar düğün töreninde kız ve erkek evinden birer kişi görevlendirilir. Düğüne hazırlanmış çerez paketleri ile çağrılır. Düğün günleri genellikle Perşembe ve Pazar günleridir.
Kına yakma: Gecenin geç saatlerine kadar devam eden eğlence sonunda, kına yakma törenine geçilir. Erkek tarafından getirilen kına dualarla yoğrulur. Yoğurma işi manilerle devam eder.
Gelini almaya gelen hanımlar ayrı bir odaya alınırlar. Yanlarında kıymetli sayılacak bir kumaştan “ ayak eni” denilen 4-5 m uzunluğunda kumaş parçası getirilir ve odaya sererler. Gelin bu kumaş üzerinde yürüyerek yengelerin elini öper. Bu sırada rızıklı ve cömert olsun diye gelinin başında bir büyük ekmek parçalanır ve hayır dualarla misafirlere dağıtılır.
Bazı yörelerde geline hayat boyu işten kurtulamayacağı amacıyla üç gün iş yaptırılmaz. Gelin ve damat üç gün evlerinde yalnız kalırlar. Yine bazı yörelerimizde gelin odasından çıktıktan sonra çocuklar dahil herkesin elini öper. Karşılığında bahşiş verilir.
16.1.15. AMASYA
Bir genç evlenme isteğini hissettirebilmek için, babasının ayakkabısının birisini ters çevirir, bazen de ayakkabıyı kapı eşiğine çiviyle çakar veya baba yanında iken ayakkabısını ters giyer. Bu “beni evlendirin” anlamına gelir.
Genç kızlar evlenme isteklerini bazen davranışlarındaki canlılıkla, bazen de aile fertleriyle geçimsizlik olarak dışa vururlar. Evlenemeyen kızların kısmetlerinin bağlı olduğuna inanılır ve açılması için evliyalara gidilir dua edilir, Cuma günleri sela vakti kilit açılır.
Nişan : Kız evinde, gelenlere yemekler verilir, getirilen hediyeler, sesi gür biri tarafından bağırılarak çevreye duyurulup orta bir yerde oturan gelinin başında çevrilir, takılar takılır. Nişan süresinde, dini bayram olursa kız evine kurbanlık ve hediyeler gönderilir.
Düğün : Cumartesi günü köyde geniş bir mekan, şehirde ise düğün salonunda kız ve erkek tarafları bir araya gelir. Müzik eşliğinde eğlenilir, davetlilere ikramlar yapılır. Düğün, gelin ve damada takı takılmasıyla son bulur. Bütün masrafları erkek evi karşılar.
Kına gecesi :  Cumartesi akşamı kız evinde kına gecesi yapılır. Kızın annesi tarafından karılan kına, bir tepsi ortasına konulur etrafına mumlar dikilir. Bulunulan mekanın orta kısmına oturan geline kına seti giydirildikten sonra kına türküleri ve ilahilerle gelin ağlatılır. Avucuna altın koyularak geline kına yakılır.
Damat kınası : Damada kına yakılırken; sağdıç parmağını kınaya banarak elini yukarı kaldırır, bir iki üç diye saydıktan sonra bekar gençler kına parmağa ulaşmaya çalışırlar. Kim önce kınayı almışsa ilk onun evleneceğine inanılır. Kalın kına damadın arkadaşlarına dağıtılır.
Gelin alma :  Kız evince, gelen araçlara yemeni, şifon, havlu gibi hediyelik takılır. Gelin alıcılardan, genç kızlar bahşiş almak için kapıyı almazlar ve gelin sandığın üzerine de otururlar. Düğün kahyasınca bahşişler verilir, kapılar açılıp gelinin çeyizi taşınır.
      Gelin gezdirilerek damadın evine getirilir. Kaynata, bahşiş vermeden gelin arabadan inmez. Gelin eve girmeden, damat yüksek bir yerden gelin üzerine çerez bozuk para serper veya kaynana içinde bozuk para bulunan bir çömleği kırar. (kötü huylardan kurtulsun bolluk olsun diye). Gelin; kuzu postuna bastırılır kuzu gibi olması için. Eline verilen yağı, kapı eşiğine sürer. Yağ gibi eriyip evine ısınsın diye. Üzerine basıp geçmesi için ayağının altına demir leğen konur. Demir gibi sağlam olsun diye.
16.1.16. KARABÜK
Çarşamba günü sabahleyin kız ve oğlan tarafı, davetliler ile özel tutulan hamama gidilir, yalnız kızın annesi hamam davetine iştirak etmez. Kızın yüzüne duvak yapar. Kabem türküsü ile soyar ve hamamdan içeri sokarlar. Yine aynı türkü ile kızı, göbek taşında yıkar, hamamdan çıkarırlar. Hamam dönüşü kızı evin bir odasına kapatırlar ve yanık bir türkü ile ağlatırlar.
Kız tarafına gelince Perşembe sabahı memleketin en ileri gelen ailelerinden iki kadın gelin saçını yapıp, süslerler. Gelin giydirilip süslendikten sonra umumun yanına çıkarırlar. Oğlan evi alayının “gelin alma dümbeleği” duyulur duyulmaz, gelini tekrar odaya kapatırlar. Oğlan evini kız evi buyur eder.
 Kız evi, o gün herkesi “semet” e buyur eder. Semet diye Cuma günü gelinle sağdıcın oynamasına denir. Herkes toplanınca duvak açılır. Elinde oklava bulunan bir kadın gelinin duvağına bu oklavayı dolar ve dua eder gibi geline öğüt vermeye başlar.
Mani okuyarak gelinin yüzü açılır. Yüzü açılan gelin mahcup mahcup bakar. Şeker dağıtıldıktan sonra, artık gelinin oynamasına sıra gelmiştir. Gelin sağdıçla başlayarak bütün genç akrabalarıyla oynamak zorundadır. Gelin oynarken yere avucundan çerez serper. Herkes bu çerezi kapışır. Sonradan gelin, döktüğü çerezlerden bir kısmını toplayarak kaynanasına verir. Kaynana bu çerezi bereketli olsun diye erzak ambarına koyar. Düğün bittikten sonra varma- gelme denilen karşılıklı ziyaretler başlar.
Pazartesi günü akşamı, yatsıdan evvel, herkes yine düğün evine gelir. Kapıya takılan fener düğün evine gelinmesi içindir. Gündüz genç kızların düğüne gelmesi ayıptır. Bunun için onlar da gece düğüne gelir. Asıl oyun evvelce tutulmuş ve bahşişleri verilmiş olan çengiler tarafından oynanır. Herkes susar, bütün gözler çengilere döner.
16.1.17. ORDU
Düğün öncesi ve düğün sırasındaki başlık, görücü, söz kesme, şerbet içme,nikah, kına gecesi, düğün, sağdıç, yenge kadın, çeyiz, gelin alma, duvak gibi merhamelerin ayrı bir önemi, sosyal yaşantımızda belli bir geleneği ve töresi vardır.
Bugün ilimizde sağdıç ve yenge kadın da başlık parası gibi uygulamadan kalkmıştır. Diğer hususlar ise günümüzde bütün güzellikleri ile devam etmektedir. Evlenme, kız isteme, nişan ve düğün merasimleri şeklinde yapılır. Düğünler köy düğünleri, salon düğünleri ya da ikisi de aynı andan yapılır. Kına gecelerinde kına yakma ve gelin ağlatma töreni yapılır. Kız ağlatma esnasında söylenen kına türküsü:
      Çam başına çıktım da bacım çıram yanmadı
      Dört yana baktım da bacım kimsem kalmadı
      Eyvah da anam eyvah da babam eyvahlar olsun
      Küçücük kızın yerime yerime dursun
      Saçak yere ev yapma anam o batar gider
      Uzak yere kız verme eyvah o yiter gider
      Saciyek saciyek de bacım yerden yücedir
      Babam evi dedikleri bir bu gecedir.

Hiç yorum yok: