HOŞGELDİNİZ

Aradığınız konularda size yardımcı olabildiysem ne mutlu

Bu Blogda Ara

12 Ekim 2010 Salı

ÇEYİZİN TANIMI VE TARİHÇESİ


Çeyiz, Türk Kültüründe bir evlenen kızın evliliğe maddi katkılarıdır. Tabiî ola rak kızın hazırladıkları da bunun içinde dir. Kalın ise oğlan ailesi tarafından kız ailesine verilen veya emanet edilen mal veya paradır.Altayların kuzeyindeki geri kalmış Şor Türklerinde olduğu gibî, kızın baba sı kalını çeyize çevirip, kıza verebiliyor du. Yani kız, hem babasının ve hem de koca evinin verdiklerine sahip oluyordu. Aslında bu mihre benzer; fa kat İslâmiyet’teki, mihr değildir.
    Büyük devlet hayatı yaşamamış Kuzey Türkle rinin bazı kesimleri kızın çeyizine “ençi” veya “ince” derler. Bu söz geniş anlayışıyla, baba malından kıza ve oğla na düşen paydır. Araştırıcı Dingelstedt’-in de gördüğü gibi “çeyiz”Orta Asya Türklerinde babasının mirasından kendi hissesine düşen payı, kızın alıp koca evi ne götürmesidir”. Böylece bazı Türk ke simlerinde kızın baba mirası ile ilgisi ke silmiş oluyordu. Ancak çeyiz yaygın ola rak koca evine saygı için, erkeğin kalı nından az tutulurdu. Bunun için de son radan dayı-yeğen kavgalarının ardı ar kası kesilmez olurdu. Büyük devlet kur muş olan Türklerde ise çeyizi karşıla yan söz “şep” idi. Kaşgarlı Mahmud’un kitabında görülen bu söz, Batı Anadolu’ da “sepi” şeklinde söylenir. Bu daha,çok bir “dürü” süsleme, donatma veya “donatgu”manasınadır. Bunun içinde, para da vardı. Belki kızın miras hakkı da ba ba evinde duruyordu. Büyük devlet ku ran Türklerde eski anlayış, biraz daha yumuşamış ve insanileşmiştir. Hayvan cı Kırgız Türklerinde de “sep”, kızın çeyizi ve süsü demektir. Verilen hayvan lar değildir. “Sepieşmek” ise yardımlaş ma demektir. Bu düşünce aşağı yukarı bugünkü anlayışımıza yakındır.
     Orta Asya’daki Küçük Yüz Türkleri ise çeyi zin bir kısmına “kiyit” yani “giyit” der ler. Bunlar güveyinin verdiği para ile ya pılır. Bu gelenek Türkmenlerde de vardır. Ancak Manas Han’ın karısı, ko ca evine giderken, kendi babasının sürü lerini talamış ve onları kendi çeyizi say mıştı. Verilen çeyizi kız herhalde yeterli görmemişti.Türklerde baba malında oğlanların ol duğu kadar, kızların da payı vardı. Kız koca evine giderken, kendi payını da alıp giderdi. Çeyiz, kızların sahip oldukları bu hak ve hukuktan kaynaklanıyor ve zamanla gelişiyordu.
Günümüz toplumunda ise "çeyiz" denilen şeyler bir kız daha evlenecek yaşa varmamışken biriktirilmeye başlanır ve evlenene kadar tamamlanır. Bunlar çoğunlukla el emeği ile üretilmiş halılar, dikiş-nakışlar, yastıklar, yorganlar, havlular vs. gibi ev eşyalarıdır.
   Çağımızda  batı kültüründen etkilenmiş büyük kentlerde Çeyiz'in el emeği ile üretilmesine eskisi kadar önem verilmez ve çeyiz olacak eşyaların büyük bir kısmı ya da tümü satın alınmış eşyalardan oluşturulur. Bunlar günümüze kolaylık sağlayan eşyalardır  (televizyon, buzdolabı vs)
Değişen hayat şartlarına rağmen, kökü Selçuklu ve Osmanlı döneminde olan çeyiz âdeti bugün de devam etmektedir. Yöreden yöreye çeyiz büyük değişiklik gösterse de genelde çeyiz şu eşyalardan oluşur:
            -Çeyiz sandığı
            -El işlemeleri-Nakış,dantel…
            -Mutfak eşyası (Geçmişte bakır kaplar başroldeyken şimdi çelik ve teflon tencere)
            -Değerli kumaşlar
            -Yorgan-yatak...
4.1.1 KIRK GÜN ÇEYİZ SERGİLEME GELENEĞİ               
Bugün de önem verilen bu toplumsal ve sosyal gelenek; kadına el sanatlarının tüm dallarını 5-6 yaşındayken öğretmeye başlardı. Eğitmenleri, anneleri ve çevreleriydi. Böylece el becerileri geliştikçe, yaşları büyüdükçe kızlar arasında örnek, desen, renk, çeşitli oya türleri üretme yarışı başlardı. Böylece gençler, çeyiz sergilerinde yeni buluşlarını topluma sunarlardı. Bu buluşlar, işlemelerde sonsuz bir desen zenginliğine neden olurdu. Ve bu çeyiz, 40 gün gezmeye açık tutulurdu. Böylece kadınlarla kızlar arasında kültür alışverişi sağlanırdı. Aynen bugünün sanat galerileri gibi, çeyizler aracılığıyla topluma hizmet verilirdi. Bazı çeyizler toplum üzerinde öyle iz bırakırdı ki, yıllarca unutulmaz ve oradan kopya edilen işlemeler sürer giderdi.

Anadolu’nun sürme gözlü gelinlerinin çeyizlerini sergileme geleneği bütün görkemiyle yaşamaktadır. Anadolu’da yörelere göre ufak tefek değişikliklerle, bir ya da iki hafta boyunca çeyiz sergisi yapılır ve sergi düğünden bir gün öncesine kadar sürer. Bu geleneğin adı “çeyiz yayma”dır. Çeyizin maharetle ve törelere uygun yayılması gerekir; bu işi de “askıcı” denilen yörenin en usta kadınları üstlenir. Sergileme bitince ‘çeyiz altı’ eğlencesi başlar. Yenilir, içilir, oyunlar oynanır. Bu tören, yeni kurulan yuvanın bolluk içinde mutlu bir yaşam sürmesi dileğiyle son bulur.
            4.2.ÇEYİZİN TOPLUMDAKİ ÖNEMİ
Çeyiz kültürü medeniyet birikiminin en önemli dışa vurumlarındandır. Adeta nakışlara işlenen toplumsal hafızadır. Çeyiz geleneği evlenme ile ilgili gelenekler arasında yer alan ailenin, maddi açıdan desteklenmesine yönelik bir uygulamadır.
Çeyiz bir yönüyle maddi bir özellik taşırken, diğer yönden etrafında oluşan gelenek-görenek, adet, inanç ve pratiklerle üzerinde önemle durulması gereken halk kültürü konularındandır. Çeyiz geleneği geleneksel el sanatlarının, bir nesilden diğerine aktırılması, yeni biçimlerde üretimleri, sosyo-kültürel ve ekonomik boyutları ile ele alındığında toplum hayatındaki etkisi, daha iyi ortaya çıkmaktadır. Hazırlanan çeyizler çevre tarafında(aradduda) kızın yüzük akı olarak değerlendirilirdi. Çeyiz eşyasının çokluğu ve değerli oluşu, gelin olan kıza ve ailesine saygınlık kazandırır.
4.3. ÇEYİZLİK EŞYALAR
Hamam takımları, havlu takımları, işlemeli başörtüleri boncuklu, pullu hamam tülleri, krep ve oyalı yemeniler, ipekten yapılmış saat, para keseleri, damat için oyalı gömlekler, mendiller, taraklar, yatak çarşafları, işlemeli sofra örtüsü, ayna, gelin ve damat için kumaşlar, gelinin on beş gün boyunca giyeceği elbiseler, geyikli eşyalar bazen de tek veya sürü halinde çiftlik hayvanı, tarla, bahçe, ev veya araba verilebiliyordu.

4.4.ÇEYİZLİK SANDIĞIN İÇİNDEKİLER
Genel olarak çeyiz sandığında kızın kullanacağı her şey bulunur. El işi olarak da kanaviçe, beyaz iş iğne oyası bulunurdu. İğne oyası, tığ işi ve boncuktan yapılan tülbentler kız çeyizinde mutlaka olması gerekirdi. Çok eskiden beyaz tülbentlerin kenarı pullanırdı, bunlardan kız çeyizinde 12 tane muhakkak bulunurdu. Sandık çeyizinde ayrıca, ev halkının tümüne dağıtılmak üzere hazırlanan bohçalarda bulunmaktadır. Bu bohçalarda genellikle mendil, fanila, havlu, çorap, çarşaf türü şeyler bulunurdu. Bohçanın içindekiler verilecek kişinin aile içersindeki yakınlık derecesine göre değişiklikler göstermektedir.
Kaynanaya verilecek bohça her zaman daha özenli ve zengin hazırlanmaktadır. Kızlar bir gün iki gün evvel kızlar toplanır. Çeyizler kazanda kaynatılır. Yıkandıktan sonra ütülenerek hazırlanır. Sandık genellikle çeyiz, kayın, servi, çam vb. ağaçlardan yapılanların yanı sıra üzeri deri kumaş vb. ile kaplananları, boyalılar, tenekeden yapılmış olanlarda vardır. Bohçaların arasına lavanta torbacıkları ya da naftalin konulurdu. Çeyiz sandıkları bazen anadan kıza miras kalır. Kapağının içinde yüzük, bilezik, küpe, vb. eşya koymak için küçük çekmeceler yer alır.
   4.5. BÖLGELERE GÖRE ÇEYİZ GELENEĞİ
   4.5.1. AKDENİZ BÖLGESİ
   Düğün başladığı gün veya ertesi gün, kız evinden alınan çeyiz oğlan evine götürülür. Kız evinden çeyiz çıkarılmadan önce çeyizde bulunanların tümü tek tek bir kâğıda yazılarak çeyiz senedi hazırlanır. Çeyiz senedi taraflar ve şahitler tarafından imzalanır. Muhtar tarafından mühürlenir. Daha sonra kırmızı kurdelelerle bağlanmış yorganlar, yataklar, yastıklar, mutfak eşyaları, beyaz eşyalar görülecek şekilde üzerinde bayrak aslı kamyona yerleştirilir. Halılar kamyonun yan tarafından sarkıtılır. Davul zurna eşliğinde baraja gidilir, çeyiz sudan getirilir. Çeyizi götürenle ve almaya gelenler burada oyunlar oynayıp, halaylar çeker.



4.5.2.İÇ ANADOLU BÖLGESİ
İç Anadolu bölgesi Türk kültür tarihi acısından dikkati çeken bir bölgedir. Yüzyıllardır gelenek ve göreneklerine sıkı bir şekilde bağlı olan iç Anadolu, bugünde mümkün olduğunca doğum, düğün, ölüm gibi törenlerini örf ve adetlerine uygun bir şekilde devam ettirmeye çalışmaktadır.
Anadolu geleneğine göre evlatları evlenme çağına gelmiş her anne baba çocuklarının mürüvvetini görmek ve torunlarını sevmek ister. Bölgede delikanlılar evlenme çağına gelince aileler oğullarını güzel bir yuva kursun, çoluk çocuğa karışsın, düzenli ve mutlu bir hayatı olsun temennisi ile ailelerine yakışır, ahlaklı, terbiyeli, uygun bir es arayışına girerler. Akrabaları, dostları ile bu düşüncelerini paylaşırlar, uygun bir gelin adayı aramaya başlarlar. Tavsiye edilen genç kızların evleri ziyaret edilir, kızı beğenirlerse kıza dünür gidilir. Kız tarafı da olumlu cevap verirse her iki gencin yuvasını kurmak için hazırlıklara başlanır. Önce söz kesilir daha sonra nisan, çeyiz serme, çeyiz yazma, gelin hamamı, kına gecesi gibi adetlerle geleneklere uygun şekilde düğün yapılırdı.
Türk kültürü içinde önemli bir yeri olan çeyiz, İç Anadolu kültüründe de çok önemli bir yer tutmaktadır. İç Anadolu’da geleneklere göre erkek tarafının geline ve ailesine vereceği hediyeler ve mücevherler ile başlık söz kesme merasiminde konuşularak kararlaştırılırdı. Bunlar ailelerin maddi imkânlarına göre farklılık gösterse bile çoğunlukla beşi birlik, elmas küpe, elmas yüzük, altın bilezik, gümüş ayna, gümüş nalin, elbise, manto, ayakkabıdan oluşurdu.
Bunlar dışında aile başlık parası ile birlikte kendi ekonomik imkânlarını da kullanarak kızlarının çeyizini tamamlardı. Yukarıda söz ettiğimiz çeyiz kâğıdından öğrendiğimiz kadarıyla bir kızın çeyizinde altın gerdanlık, altın bilezik, yüzük, gremusa gibi çeşitli ziynetler, fildişi tarak, gümüş bardak ve kaşık takımı, gümüş hamam tası, bakır takımı, pirinç leğen ve ibrik gibi değerli kullanım eşyalarının yanı sıra, süt kasesi, çay kasesi, kahve fincanı takımları, porselen yemek takımları gibi mutfak eşyaları bulunurdu.

Ayrıca çeşitli kanaviçe yatak takımları, beyaz is, takımlar, organze takımlar, sofra ve çay takımları, karyola ve sedir örtüleri, seccadeler, kırlentler elbise örtüleri, perdeler, çeşit çeşit oyalı yemeniler, namaz bas örtüleri, hamam havlusu ve peştamal sandık çeyizinin belli başlı parçalarıydı. Bütün bu saydıklarım en az bir adet olmak üzere tüm kızların çeyiz sandığında bulunurdu.
Halk arasında çeşitli nakış teknikleri ile el isi olarak yapılan bu nadide parçalara sandık çeyizi adı verilirdi. Bu eşyalar birbirinden güzel bohçalara sarılarak oyma ceviz sandıklarda gönderilirdi. Yine bu sandık çeyizinin yanı sıra, 15 adet ipekli entari, yani dönemin modasına uygun dikilmiş çeşitli elbiseler, sabahlık-gecelik, birkaç çift terlik, ayakkabı ve ipekli çorap, yün hırka ve bluz, eşarp, elbiselik kumaşlar, halı, makat halısı, makat yastığı, karyola, yün yatak, yorgan, yastık, ayna ve bavul çeyizde yer alan diğer eşyalardı. Ailelerin durumlarına göre çeyizi oluşturan parçalarda farklılıklar olabilir, fakat genel olarak İç Anadolulu bir genç kızın çeyizinde 50 sene kadar önce bunların çoğu bulunurdu.
Büyük bir emeğin ürünü olarak hazırlanan, zevkle seçilip ısmarlanan, tüm çeyiz eşyaları ile sini dönmesi adı verilen nisandan önce kıza gönderilen tüm hediyeler ile birlikte düğünden önce, çoğunlukla pazartesi günü, ailenin yakın akrabalarının yardımı ile kız evinde duvarlara çakılan çivilere ipler gerilerek sandık çeyizi düzgün şekilde asılırdı.
Mutfak eşyaları, yatak, yorgan gibi diğer eşyalar da masaların üzerine yerleştirilerek kız evinde sergilenirdi. Buna çeyiz serme adı verilirdi. Okuyucu adı verilen hanımlar tarafından daha önceden sözlü bir şekilde düğüne davet edilen kişiler de çeyize bakmaya gelirlerdi. Geline üç peşli veya bindallı gibi geleneksel bir kıyafet giydirilir. Yanında yakın bir arkadaşı geline refakat eder, gelen davetlilerle ilgilenirlerdi. Çeyiz görmeye gelenler hayırlı uğurlu olsun diyerek güzel dileklerde bulunurlar; ”15 kat elbiselik var, çok iyi çeyiz vermişler.” gibi cümlelerle çeyiz hakkında övgüde bulunurlar, gelini yüceltirlermiş.
Çeyiz gösterildikten sonra, aksam veya Salı sabahı sıra çeyiz yazmaya gelirdi, komşu ve yakınlarından seçilen dört kişinin şahitliğinde tüm çeyiz eşyaları kâğıda yazılarak günün tarihi atılıp, ilk başa Kuran-ı Kerim yazılır daha sonra önce erkek tarafının verdikleri sonra da kız tarafının verdikleri miktarları ve bedeli ile itinalı bir şekilde kâğıda geçirilirdi, şahitler tarafından imzalanırdı. Buna çeyiz yazma adı verilirdi. Çeyiz yazmaya gelen kişilere hatıra olarak çeyizin içinde birer havlu veya çorap gibi bir hediye verilirdi. Bu çeyiz kâğıdı evlendikten sonra gelin tarafından sandığının bir kösesinde saklanırdı. İşte yarım asırdır çok değerli bir hatıra olarak saklanmış bu çeyiz kâğıdı bize İç Anadolu folklorunda çeyiz ve İç Anadolu’ya ait farklı bir gelenek olan çeyiz yazma hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır.
4.5.3. MARMARA BÖLGESİ
Düğün haftasına girilince kız ve oğlan evindeki hazırlılar hızlanır. Düğün ve nikâh günü belirlendikten sonra çeyizleri serme işlemi başlar. Çeyiz serme günü kız evinde Pazartesi, Salı veya Çarşamba günü, oğlana evinde ise Perşembe günü olur. Oğlan evi kız evindeki çeyizin alınması için Çarşamba günü veya Perşembe sabahı bir araba tutarak kız evine giderler. Kızın hazırlamış olduğu çeyizler arabaya yüklenerek oğlan evine getirilir. Arabacıya ya bir basma ya da bir gömlek verilir. Bu arada eşya getirmeye gidenlere, kız evi tarafından bazı hediyeler verilir. Perşembe günü kız evi topluca çeyiz serme için oğlan evine gelir. Kız ve oğlan evinin eşyaları, kız evinden gelenlerle yerleştirilir. Çeyiz serme işine oğlan evinde bulunanlar da yardım ederler. Bu arada hazırlanan bohça gelin odasına konur. Oğlanın yakın akrabalarına konan dürü bohçasının içinde iç çamaşırı, çorap, yazma, havlu, elbiselik, çarşaf, mendil vb giyim eşyaları bulunur. En sonunda kızın yatak odası hazırlanır.
Bütün yapılan bu hazırlıklara Sandıklı'da "karyola düzme", bazı köylerinde ise "döşek gelme" adı verilir. Perşembe günü yapılan çeyiz serme ve karyola düzmeye yardım edenlere ve diğer misafirlere "karyola daveti" yapılır ve oğlan evi tarafından yemek verilir. Yemekte çorba, et, börek, baklava, sütlaç, dolma ve bamya yenir. Hazırlanan sofralara 10 ile 15 kişi oturur. Karyola düzmeden sonra yenen yemeğe Sandıklı'da "çeyiz yemeği" veya "karyola yemeği" köylerimiz de ise "döşek yemeği" veya "döşek ekmeği" denir.

4.5.4. EGE BÖLGESİ
Ege Bölgesinin özellikle köylerinde kız çocukları çeyiz düzmeye onunla ilgili bilgileri ve çeyizin nasıl yapıldığını öğrenmeye eğitim hayatlarını noktaladıkları andan itibaren başlarlar. Çocukluklarında bunları önceleri annelerinde, daha sonra halalarında, teyzelerinde, babaannelerinde veya komşuları gibi yakın çevresinde görüp öğrenirler.
   Evlenme çağına yaklaştıkça çeyizle ilgili bilgileri birbirlerinden öğrenmeye başlarlar çocuklukta öğrenilen bilgiler daha çok çeyizin olmazsa olmaz şekli ve türlerine ait bilgiler iken iş ciddiye binip evlilik vakti yaklaşınca farklı çeyiz motifleri aramak genç kızların bütün gününün faaliyeti haline gelir. Küçük kızlar ablaları veya komşularından herhangi biri çeyizini hazırlarken onları dikkatle izle ve çeyizin ne olduğunu, nasıl yapıldığını öğrenmeye çalışır. Köylerde kız çocukları küçük yaşlardan itibaren tarım ve hayvancılığın ağır yükünü omuzlarında hissedirler ve günlük faaliyetleri tarlada çalışmak, hayvanlara bakmak ev işlerini yapmak gibi rutin işlerden ibarettir.
   Şehirde yaşayanlardan farklı olarak tek eğlenceleri akşamları televizyon izlerken oyalarını yapmak, havlu kenarını örmek, yatak örtülerinin kıyısını işlemektir. Eğe yazın tarla sürülmeyecekse veya hayvan güdülmeyecekse evde oturup çeyizle uğraşmak genç kızlara tek seçenek olarak kalır. Akşamları bolca bulunan boş vakitlerinde birbirlerini ziyaret ederek birbirlerinden çeyiz motifleri öğrenirler.
Ayrıca aralarında evlenme hazırlığı içinde olan biri varsa onun çeyizini tamamlamasına yardım ederler. Doğum günlerinde ve bayramlarda hediye olarak birbirlerine çeyizlerine tamamlayıcı şeyler alırlar. Böylece çeyiz köyün rutin dünyası içerisinde onların evlilik hayallerinin süslediği saf bir dünya haline gelir.
Köylerde anneler kız çocuklarına olduğu gibi erkek çocuklarına da sünnetlerinde veya daha sonra evlendikleri zaman gelinlerine vermek üzere çeyiz yaparlar. Sözgelimi sünnet çocuğu için hazırlanan odada oyalı çemberler, kenarları işlenmiş havlular sergilenir. Hele annenin kızı yoksa o zaman oğlunun çeyizinin bir kızın çeyizi kadar gösterilir hazırlayabilir.
Köylerde kadınların en temel giysileri olan şalvar ve gömlek çeyize en önce konan şeylerdir. Köyde var olan gömlek godum görselsin, olan godum donansın sözü bu önceliğin önemini yansıtır. Bundan sonra gelen en önemli çeyizler çemberler, peşkir oyaları, yer yastıkları, yolluklar, küçük yastıklar, danteller ve örtülerdir. Bunlar kızın yeteneğini ve çalışkanlığını gösteren sanatsal yaratmalardır. Kız gelin oluncaya kadar hemen hemen bütün eşyasını alır.
Düğünden bir hafta önce kızın çeyizine ailesinin ve arkadaşlarının yardımıyla son şekil verilir. Yatak odası hazırlanır, sırça aletleri yani; alet edevatları yıkanır, kırışıklar ütülenir. Sandıklar düzenlenir.
Hazır olan çeyiz köy kadınlarının görmesi için kız evinin bahçesinde uzunca bir urgan üzerinde sergilenir. Aslında bir kısmı oğlan evine bir kısmı da kız evinde sergilenir. Oğlan evine serilenler genelde yorgan, yatak, beyaz eşya türünde ağır eşyalardır. Kız evinde serilenler ise çember, peşkir oyası, dantel gibi kızın bu konudaki maharetini ortaya koyacak nitelikte, estetik özellikler taşıyan çeyizlerdendir. Düğüne kadar kız evin kendisine düşen ev eşyalarını alır.
Aileler güçleri yetebildiğince kızların eksiklerini tamamlamaya çalışır. Genel olarak mutfak eşyası, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, fırın, beyaz eşyaların yanı sıra yatak odası takımı kız evi tarafından alınır. Oğlan evi ise buzdolabı, televizyon gibi beyaz eşyaların yanı sıra oturma odası takımını alır.
Perdeler ise kız ve oğlan evi tarafından ortak olarak alınır. Nişanlık süresi bayramlara denk gelirse oğlan nişanlısına bayramlık kıyafetler hediye alır. Kız da aynı şekilde nişanlısına, bayramlık hediyeler alır.
Ailelerin ekonomik durumuna bağlı olarak anne, baba ve kardeşlerde hediyeler alınabilir. Köylerde evlenecek çiftin eşyaları alınırken alınacakların dağılımı artı ailelerin alım gücüne göre değişir. Kız tarafının evin kurucusu eşyalarını alması bir gelenek iken, ekonomik yetersizlikler nedeniyle bazen kız evi sadece sembolik eşyalarla yetinmek durumunda kalabilmektedir. Dolayısıyla eşya alımında gördüğümüz paylaşım özel anlamını kaybetmekte ve değerler sadece ekonomik ağırlığa göre kurulmaktadır. 
4.5.5. DOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Günümüzde, kız beşikteyken çeyiz başlıyor. Geçmişte, nişanlanana kadar kıza çeyiz yapılmazdı. Çeyizi kız tarafı hazırlar. Kız nişanlandı mı, bütün konu komşuya, eşe dosta, akrabaya çeyiz dağıtılır; el birliği ile çeyiz hazırlanırdı.
Çeyizi genel olarak, iğne boncuk oyaları, çorap ve kanaviçe takımlar oluşturmaktadır. Tığ oyalarında eskiden pamuk (fındık koka) kullanılırken, günümüzde artık sentetik ip kullanılmaktadır. Boncuk, boncuklu iğne oyaları; yaprak oya, horozgözü, tel oya, kabak çiçeği, biber, gül oya, minik oya, domates oya, çeper oya, zengin oyası, mercimek oya, filkete (dezgaf) vb. isimleri almaktadır.
Eskiden gelinin kullanması için 4–5 adet oyalı yağlık hazırlanırken; günümüzde 100'e yakın yağlık hazırlanmaktadır. Beyaz ve renkli yağlık/yazma kenarına dikilen oyalar her genç kızın çeyizinde yer alan, yağlık kafesinde saklanmaktadır.
Kız çeyizinde kaynana ve kaynata, siyah ve beyaz renklerden çorap hazırlanmaktadır. Düğüne gelen herkese; bir mendil, bir çift çorap verilirken eskilerde kalan bu adet, günümüzde düğün sahiplerinin istedikleri kişilere bu hediyeleri vermeleri doğrultusunda devam etmektedir.
Çeyizde yer alan el işlerinin örnekleri isteyene verilmekte, kıskançlıktan kaynaklanan vermeme çok ender görülmektedir.
Geçmişte, gelin esvabı biçimine gidildiğinde, elbiseleri dikecek terziye, çeyize nazar değmemesi için, elbiselerden artan kumaşlardan desensiz yedi parçadan oluşan bir bohça dikmesi istenirmiş.
Erkek evinden gelin çeyizini alıp, damat evine götürmeye yörede, “kız peşi” denmektedir.
Sandıkta oluşan lekelerin, eskiden çeyizin güzel kokması için sandığa konan ayvanın eriyip suyunun akması ve yine sandığa konan esansın akması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu lekeler, çeyiz akşamdan deterjanlı suya veya çamaşır suyuna konarak giderilmektedir.
Yatağı, yatak odasını oğlan tarafı hazırlar. Yatak hazırlanacağı zaman kızlar toplanıp çeyiz yünü yıkamaya giderler. Eskiden bir kızın çeyizinde; yatak, sandık, karyola takımı, en az dört adet seccade, makas, iğne, iplik, altı kaşık, altı çatal, demlik; toya gelenlere vermek üzere toyluk ve bakır tencereler mutlaka bulundurulmaktaydı. Günümüzdeki çeyiz anlayışı tamamen değişmiştir. Yöre halkı, “Bugünkü çeyizi anlatmakla bitiremeyiz.” demektedir.
Günümüzde, düğünden üç dört gün evvel 9-10 tane kız, kız evinde toplanır, 8-10 leğen açılır, üçerli olmak üzere yıkanarak, durulanarak, serilerek, ütülenerek çeyiz sermeye hazırlanır. Çeyiz, bohçalar içerisine koyarak serilir; bu olaya yörede, “çeyiz açma” denir. Çeyiz görmeye gitmek ise halk arasında, “çeyiz üstüne gideceğim, kızı haletleşeceğim” şeklinde ifade edilmektedir. Yörede çeyize bakmanın bir amacı da, kızın eksiklerini tespit etmek ve düğün hediyesi olarak onları götürmektir.
   Geçmişte az olduğu, gelinin gideceği ev müsait olmadığı için, çeyiz, gelinle birlikte giderdi. Düğün bitip herkes evine dağıldıktan sonra kız evinden birkaç kişi ile birlikte yengeler, çeyizi gelinin odasına serer, odayı düzerlerdi.
Günümüzde, çeyiz düğünden iki üç gün evvel getirilmekte ve gelin evi iki üç gün evvelden hazır edilmektedir. Kız evinden ve oğlan evinden birkaç kişi çeyizi döşer. Sandık çeyizini kızlar açar ve kızlar yerleştirir.
Çeyiz almaya, toy beyi ve damadın yakınlarından genç erkekler gider. Çeyizi oğlan evinin gençleri dışarı verir, oğlan evinin gençleri arabaya yükler. Çeyiz evden çıkarken, kızın küçük erkek kardeşi sandığa oturur. Sandık üzerinde oturana bahşiş verilir. Buna, “sandık üstü” denmektedir. Bu gelenek günümüzde de uygulanmaktadır.
Gelin kız okumasını biliyorsa, Kur'an-ı Kerim çeyizle birlikte gitmez; gelin arabasının önüne konarak kızla birlikte gider. Kur'an-ı Kerim damadın annesine veya yengesine bahşiş alınarak teslim edilir. Bu para da, orada bulunan çocuklara dağıtılır.
Geçmişte, gelinin aynası çeyizle gitmezdi. Çeyiz gideceği günün sabahı, ayna götürülür; damadın annesine verilir, karşılığında bahşiş alınırdı. Günümüzde ayna çeyizle gitmekte; çeyiz indirilirken gençlerden biri aynayı kapıp ilk önce eve sokmaktadır. Aynayı eve getirene bahşiş verilir. Ayna içeri alınmadan kaynana, akraba çocukları ve fakir çocuklara para dağıtır. Aynanın kırılması uğursuzluk sayılır.
Eskiden sandık açılıp, çeyiz yerleştirildikten sonra; sandığın içerisine ceviz, üzüm, leblebi, fındık gibi çerezler konurdu; günümüzde bu gelenek kalkmış durumdadır. Oğlan evinde serilen çeyizi ise, oğlan tarafı gerdek sabahı görmeye gelir.
Düğünden sonra, gelin, bohçalar içerisinde hazırladıklarından kaynatasına bir namazlık, bir tespih, bir çift çorap ve takke; kaynanasına elbiselik kumaş veya elbise, bir yağlık, bir yatak odası takımı; görümcelere bir yağlık, bir çift çorap gibi hediyeler vermektedir.
Boşanma durumunda, kızın, babasının evinden getirdiği herşey iade edilir. Kıza, ayrıca “nikâh hakkı” verilir. Kız kaçarak evlenirse, çeyiz verilmediği gibi, aileler kızlarıyla ilişkilerini kesmektedirler.
Gelinin ölümü halinde, çeyizi kız tarafı geri almamakta; isterse yeni eş, o çeyizi kullanmaktadır. Nişan döneminde kız ölürse, çeyizi aile fakirse diğer kız kardeşler arasında paylaşılmakta; zenginse fakir kızlara dağıtılmaktadır.
Gelinin çeyizi az ise, kaynana kızdığı zaman, “ne getirip sen de ne beğenirsen”, “baban evinde ne vardı aç gelip sen”, “neyin vardı ki getirip serirsen” gibi sözlerle bunu gelinin yüzüne vurmaktadır.
Çeyiz çok beğenilmişse, “bilsen gelin çok güzel bir çeyiz getirip”, neler getirip, neler getirmeyip”, “çok güzel çeyizi çok”, vb. sözlerle beğeni dile getirilmektedir.
Çeyizde el işi çoksa, “çoh hamarat elli ayaklı bir gelin getirdim”, “öyle işler yapıp, sanki üzerinde el gezmeyip” gibi sözlerle gelin övülmektedir. Çeyiz bir bohça içinde gönderilen çorap, gömlek, iç çamaşır elbiselik kumaş, ayakkabı, peşkir, başörtüsü, seccade gibi hediyelerden oluşur.
   4.5.6. GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Çok önemli yer tutan öz kızlar çeyizleriyle değerlendirilir. Kız çeyizini para olarak hesaplamak mümkün değildir. Bir kızın çeyizi doğduğu günde dizilmeye başlar. Anne, teyze, halası akrabalar bu çeyize daima bir şeyler eklerler.
Çeyiz alma kız evindeki, kızın çeyizinin oğlan evi tarafından alınıp oğlan evine götürülmesidir. Çeyiz alınacağı, gün oğlan evinin akrabaları oğlan evinde kız evinin akrabaları kız evinde toplanırlar.
Çeyiz günü, eğlenceyi oğlan evi yapar, kız evi oğlan evinin gelmesini bekler. Kız evinde hiçbir eğlence yapılmaz. Çeyiz alma adetleri günümüzde halen eksiksiz olarak devam etmekte ve yapılmaktadır.
Kız evinden çeyiz almada da bazı adetler ağırlığını korur. Çeyizlerin bulunduğu evdeki kızın sandığının üzerinde kızın erkek kardeşi veya yakın akrabası oturur.  Oğlanın babası veya bir aile büyüğü sandığın üzerinde oturan kişiyi kaldırmak için bir miktar para verir. Para verildikten sonra çeyiz taşıma işlemine geçilir. Çeyiz taşınırken meydanda bulunan her eşya alınır. Yeni evlenecek olan çiftlere yardım olarak ne bulunursa götürülür. Taşıma işi yalnızca oğlan evine düşer, kız tarafından kimse taşıma işine karışmaz. Çeyiz taşındıktan birkaç gün sonra kız evinde birkaç kişi çeyizin taşındığı eve giderek, evi dizerler. Gelen tüm çeyizler evin içersinde düzenlenir ve yerli yerine konur.
4.5.7. KARADENİZ BÖLGESİ
Yörede geçmişte kızın çeyizi düğün günü gelin ile birlikte bir ata gelin, bir ata gelinin çeyiz sandığı ve bir atada yatakları yüklenerek götürülmekteydi.Günümüzd3e ise düğünden bir hafta veya birkaç gün önce götürülmektedir. Çeyizle ilgili bu geçiş dönemi de başlangıçta kız çeyizle birlikte girmemekte çeyizi kız tarafından gidenler yerleştirmekteydi. Ancak günümüzde bu uygulamada değişmiş gelin çeyizi ile birlikte gitmekte ve kendisi yerleştirmektedir. Kalabalık aile tipinden çekirdek aile tipine geçiş bu değişimde temel etken olmuştur. Çeyiz Anadolu’nun tüm yörelerinde benzer özelliklerle karşımıza çıkmadadır. Kara deniz yöresinde çeyizle ilgili uygulamaların ilçeler göre farklılık gösterdiği saplanmıştır. Bu farklılığın il merkezinde daha farklı olduğu gösterilmektedir. Eskiden zengin olan kızın çeyizinde her şey olduğu mobilya türü eşyaların oğlan tarafından alındığı sandık çeyizin ise kıza ait olduğu bilinmektedir. Sandık çeyizinde kızın kulalanacagı her şey bulunur. Sandık çeyizinde ayrıca ev halkına tümüne dağıtılmak üzere hazırlanan bohçalarda bulunmaktadır. Bu bohçalarda genellikle fanila havlu çarşaf çorap türü şeyler bulundurulurdu. Bohçanın içindekiler verilecek kişinin aile içindeki yakınlık derecesine göre değişiklik göstermektedir.
Kaynana ve kaynatanın bohçası daha özenil ve zengin olarak hazırlanmaktadır. Geçmişte kaynanaya seccade başörtüsü taret mendili çorap ve yatağın üzerine sermesi için yaygı konurdu. Günümüzde bunlara ek olar elbiselikte konmaktadır. Kaynataya ise seccade pijama gömlek çorap mendil koymaktadır. Eltileri görümceleri normal bohça açılmaktadır. Oğlan tarafı da kızın akrabalarına aynı şekilde bohça çıkarmaktadır. Burada bir gün iki gün evvel kızlar toplanır çeyizler kazanlarda kaynatılır yıkanarak ütülenerek hazırlanır. Buna çeyiz toplama denir. Çeyiz toplandıktan sonra kız evine serilmekte bu olay çeyiz diziliş şeklinde anlatılmaktaydı. Çeyiz görmeye kızı evine oğlan tarafı da gitmekteydi. Çeyiz görmeye gelenler ev eşyası türünden hediye götürülmekteydi. Çeyiz dizme günümüzde artık yok.
Çeyiz oğlan evine götürülmeden oğlan tarafı çeyizi ne zaman alalı diye haber gönderir. Kız tarafı da perşembe ya da pazartesi olmak üzere gün belirler. Bu olaya çeyiz alma denmektedir.
Çeyiz evden çıkarken sandığın üzerine kızın erkek kardeşi oturarak bahşiş ister. Gönlünü yaparsan çocuk sandığın üzerinden kalkar çeyizle birlikle eskiden kızın kardeşi ağabeyi yengesi gider kız gitmezdi. Günümüzde çeyizle birlikte kızda gidiyor. Kız tarafı çeyizi oğlan evine yerleştirmekte gelin yatağını ise yenge hazırlanmaktadır. Yatak hazırlanırken oğlan tarafı yatağın üzerine oğlan çocuğu oturtur. Kız taraf ıda çocuğa bahşiş çıkartır. Oğlan evi de orda bulunan herkese yemek verir(Trabzon Merkez Faroz Mahellesi) Çeyiz eskiden kızla beraber giderdi. Günümüzde bir hafta önce gitmekte ve kızın evi düzülmektedir. Kız düğünden sonra baba evinden çağrılır kızımla görüşmek istiyorum kızımı akşama doğru eve alacam hazırlığım var der. Kızın düğünden sonra baba evine çağrılmasına gerilik denmektedir. Kız o gece orda kalır ertesi gün çeyizlerini alarak koca evine gider. Kız komşu evinden gelin gittiği için komşu evine giderken hiçbir eşyasını götürmemektedir. Kız çeyiz ve kendisine ait olan tüm eşyaları geriliğe gittiği gün alıp koca evine götürmektedir.(Şalpazarı Simenli Köyü)
4.6. KÜLTÜRÜN GİDEREK YOK OLMASININ NEDENLERİ
Modernleşme her anlamda olduğu gibi çeyiz geleneğinde de değişimlere ve yeniliklere yol açtı. Anadolu’da yüzyıllardır devam eden çeyiz geleneği son yıllarda özellikle şehirlerde yok olmaya başladı. Yeni evlenen genç kızlar çeyiz yapmak yerine hazırını almayı tercih ediyor. Yıllar önce yeni evlenen bir kızın en büyük hayali iğne oyalı yazma, kanaviçe, bohça ve dantelden oluşan çeyiz yapmaktı. Ancak artık genç kızlar evin bir köşesine özenle yerleştirilmiş sandıkların el emeği göz nuru dökülen çeyizlerle doldurmak istemiyor. Yani bir zamanlar değerlerini yaptıkları çeyizle ortaya koyan geç kızlar şimdilerde pek yok. Günümüzde genç kızlar için elektronik eşyalar, iğne oyalı bir yazmadan daha önemlidir.
   4.7. ESBAP NEDİR?
Asbap sözcüğünün aslı Arapça esvaptır. Giysi anlamındadır. Sözcük yöre de "asbap" olarak telaffuz edilir. Kıza alınacak giysi malzemelerin tamamını ifade eder. Alınacakların karşılığı konuşulup anlaşılmasına "Asbap Kesme" uygulamasının yapılacağı "Asbap Kesme günü" denilir. Asbap kesme oğlan evinden 2_3, kız evinden 2_3 kişinin katılmasıyla gerçekleşir. Asbap kesme günü olarak belirlenen tarihte kişiler kız ve oğlanı da alarak şehre giderler.
Oğlanın düğünde giyeceği takım elbiseyi kız evi, terlik, iç çamaşır, gelinlik, kına, kına gecesinde giyeceği elbise vb ihtiyaçları alır. Ayrıca gelin ata binerken başına bağlamak üzere 1,5 metre uzunluğunda beyaz yeşil ve kırmızı al (yörede bu allıklar yağlık da değerlendirilir), üç tane de yuvarlak ayna alınır. Alınan yağlıklar düğümlenir. Kırmızı al gelinin yüzüne örtülecek, aynalar da önde, sağda, solda olmak kaydıyla basılacaktır.
Altın alma da asbap kesme gününde gerçekleştirilir. Alınacak altınlar oğlan evinin ekonomik durumuna bağlıdır. Ailenin durumu vb. ziynet eşyaları almaya müsaitse istenilen altın akça da asbap kesme gününde halledilir. Altın alma da kız evi oğlan evine bunu alacaksın bunu alacaksın diye zorlama yapmaz.
Asbap kesme işi bittikten sonra taraflar topluca yemek yer. Yemekten sonra da köye dönülür. Alınan eşyalar alındığı yerde bohçalara yerleştirilir. Köye geldikten sonra hısım akraba hayırlı olsuna gelir. Bohçalar açılır bakılıýor. Kısmeti bol olsun diyerek bohçanın gelen konuklar para bırakır.
   Geçmişte, düğünden on beş gün önceki Perşembe günü, oğlan tarafı akrabalarını toplar, terziyi de alarak, öğleden önce kız evine esvap biçmeye giderdi. Esvap biçmeye sadece kadınlar gider, erkekler gitmezdi.
   Esvap biçme gününde kıza; ''title'' yani kına gecesi elbisesi ve gelinlik, gelinliğin üzerine atılan çakmaklı çarşaf ve gelin kızın günlük kullanacağı iki üç takım elbise kesilir. Bunlar düğün gününe kadar yetiştirilirdi.
   Terzi ilk makası vuracağı zaman, “makas kesmiyor” der ve oğlan evinden gelen tüm kadınlardan bahşiş alır. Bahşişi önce oğlanın annesi, sonra da kızın annesi atardı. Terzi ayrıca diktiği elbiselerin parasını da oğlan tarafından alırdı.
   Günümüzde esvap biçme unutulmaması gereken bir geleneğimiz olmasına rağmen ne yazık ki unutulmaya yüz tutmuştur.

Hiç yorum yok: