HOŞGELDİNİZ

Aradığınız konularda size yardımcı olabildiysem ne mutlu

Bu Blogda Ara

16 Ekim 2010 Cumartesi

YAREN NEDİR?

Yaren, Farsça "dost, tanıdık, ahbap" anlamlarını taşıyan "YAR" kelimesi kökenlidir.Çoğulu "YARAN",yerel söyleniş biçimi "YAREN" dır.
Yaren kelimesi, kurumsal anlamda hem topluluğun tamamı(MEHMET YAVUZ YARENİ , OPEL AHMET YARENİ  vb. gibi ) hem de bu yapı içinde yer alan üyeler için kullanılır.(Ahmet yaren, Hasan yaren vb. gibi).Yaren hem topluluğun adı,hem de bu topluluğu oluşturan üyelerin sıfatıdır.Her üye "YAREN" adı ile anılır. Yaren, mensuplarının özelliklerine göre lakap ile (Kınsız Bıçak Kullananlar Yareni - Hayalperestler Yareni vb. gibi) veya Yarenbaşılarının adı ile de (Asım Simav Yareni, Opel Ahmet Yareni , Mehmet Yavuz Yareni vb. gibi) isimlendirilir.Kısaca ifade etmek gerekirse, üyesi ve mensubu olduğu topluma faydalı, sosyal ve kültürel hizmetlerin yanı sıra , üyeler arasında ekonomik dayanışmayı amaçlayan geleneksel sivil toplum kuruluşudur.
Yaren; Sevgi ve kardeşlik hamurunun, birlik ve dayanışma potasında yoğrularak, İslam ahlak ve fazileti ile şekillenmesinden meydana gelen çelik yürekli,  Anadolu insanlarının bir araya gelerek belirli ilke ve kurallar üzerine inşa ettiği, özel mekânlarda yaşanan milli kültür mirasımızın bir müessesesi, Oğuzlardan günümüze ulaşan ilim ve irfan yuvası milli ahilik müessesesinin bir şubesidir
Yâren; Bizim için çok önemli olan atalarımızdan bize miras kalan paha biçilemez  bir değer olan fakat birçoğumuzun bu değerden haberdar bile olmadığı bir sosyal kurumdur.

23.2.YAREN'IN KISA ÖZGEÇMİŞİ
Yaran Oğuzlardan günümüze kadar çeşitli şekil değişiklikleri yaşayarak gelen, fakat özdeki temel ilke ve anlamları değişmeyen tarihi kültür mirasımızdır. Yaşayışları itibarı ile çok hareketli olan Oğuzların birbirlerine güç vermek, destek olmak ve sorunlarını çözümlemek gayesi ile belli zamanlarda belli boy beyliklerinde toplanarak meselelerini hallederek aynı zamanda yemekli eğlencelerde yaptıkları toplantıların günümüze yansımasıdır. Oğuzların Müslümanlığı kabul etmelerinden sonrada yine aynı şekilde yaşadıkları bilinmektedir. Kaşarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat'ü Türk'ünde 24 Oğuz boyundan bahis  edilmekte olup, sadece 22 Oğuz  boyunun adı verilmektedir.  İlhanlı tarihçisi Reşüdüddin tarafından 24 boyun isimi ise tam olarak verilmiş olup, Selçuklu tarihçileri tarafından da doğrulanmıştır. Her bir yaran bir Oğuz beyini temsil etmektedir.

GÜNHAN OĞULLARI                                            DENİZHAN OĞULLARI
.Kayı (Sağlam)                                                             .Salur (Kılancı iyi çalar)
.Bayat (Ekmeği bol)                                                     .Eymür (Zengin,gani)
.Kara evli (Kara çadırlı)                                                .Ata- Yuntlu (İyi hayvanlı)
.Alkaravlı (Başarılı)                                                     .Üreyir (Düzen kurucu)

GÖKHAN OĞULLARI                                           AYHAN OĞULLARI                                          
.Bayındır (Niğmeti bol yer)                                         .Avşar (Çevik,Çaylak)
.Beçene (Çalışkan)                                                       .Kızık (Kuvvetli)
.Çavuldur (Ünü yaygın)                                               .Bey-Dili (Aziz)
.Çepni (Savaşkan)                                                        . Karkın (Doyuran aş)

YILDIZHAN OĞULLARI                                       DAĞHAN OĞULLARI
.Yazır (Ülke hami )                                                      .Yiğdir (İyilik, Yiğitlik)
.Döğer (Toplu olmak)                                                  .Büğdüz (Mütevazi)
.Dodurga (Hanlık yapmak)                                          .Yiva (Üstün dereceli)
.Yaparlı (Yapıcı olmak)                                               .Kınık (Aziz)

Daha sonraları Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu dayanışma toplantıları şekil değiştirmiş, esnafların teşkilatlanmalarına da ışık tutmuş ve öncü olmuştur. Koydukları kurallarla toplumda kanunen yasak olmadığı halde, yayılması ahlak ve maneviyat açısından  sakıncalı her şey yasaklanmıştır. (kötü söz söylemek, kin tutmak, yalan söylemek, içki içmek, kumar oynamak, hile yapmak,kandırmaya yönelmek, hovardalık yapmak gibi). Temel ilke olarak ''açık ve kapalı'' diye bir ilke benimsenmiştir. Açık olması gerekenler:  alın, kalp, kapı ve sofra, kapalı olması gerekenler:   el, dil ve bel'dir. Onlarda mana olarak haramdan, dedikodudan, yalandan, zinadan uzak durulması, sır saklanması ile ifade edilebilir. Yaren;Türkiye’nin bazı yörelerinde değişik isimler altında yaşatılmaya çalışılmaktadır.
23.3.YAREN’LİĞİN  İLKELERİ
Yarenlikte vazgeçilmez İlkeler şunlardır.
23.3.1 Açık olan İlkeller:
a- Alın  b- Kalp c- Kapı
Alın açıklığı; başkalarının yanında yüz karası olmamayı, kalp açıklığı; hemen herkesle ayırım yapmadan muhabbet etmeyi, sevgi göstermeyi, düşkün ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi ve kapı açıklığı da; özellikle sofralarının cümle aleme açık olmasını ve yardıma muhtaç herkese ayırım yapmadan yardım etmeyi ifade eder.

23.3.2 Kapalı 0lan İlkeler:
 a-El  b-Beden  c-Dil   
                                 
El, hiç kimsenin hakkına ve hukukuna tecavüz etmemeyi, Bel ise; uzak, yakın hiç kimsenin namusuna kem gözle bakmamayı,  Dil ise; tanısın tanımasın hiçbir Allah kulu hakkında dedikodu yapmamak ve laf taşımamak, diline sahip  çıkarak sır saklama ve kırıcı konuşmamanın çok önemli olduğunu vurgulamaktadır .
23.4.YAREN MECLİS’İNİN KURULUŞU
23.4.1.Yaren Heyeti
         23.4.1.1.BÜYÜK BAŞAĞA; Bayındır Boyu'nun beyini temsil eder. Hali vakti yerinde, idareciliği üstün seviyede yaşça yaranın hemen hemen en büyüğüdür ve yaranın da en büyük idarecisi ve söz sahibidir.

 23.4.1.2.KÜÇÜK BAŞAĞA; Kayı Boyu'nu temsil eder. Hali vakti yarandan iyi olan idarecilikte Büyük Başağa' dan sonra söz sahibi olan yaranın ikinci büyük idarecisidir.
    
23.4.1.3.YAREN REİSİ; Dede Korkut' un da boyu olan Bayat Boyu'nu temsil eder. Söz ve sohbetine itibar edilen yaşça büyük, Başağalar'dan sonra yarende söz sahibi olan idarecilerdir.
23.4.1.4.YARENLAR; Her biri bir Oğuz beyi temsilcisidir.

          23.4.1.5.YAREN ÇAVUŞU: Yarana gönül vermiş fakat maddi imkânları sınırlı olduğu için ocak yakamayan becerikli ve çevik bir kişidir. Yaranın bütün hizmetlerini yerine getirir. Başağa müsaade etmedikçe Çavuş oyunlara katılmaz veya yarana tura bile vuramaz. Fakat sürekli yaranla iç içe olduğundan yaranlardan da ayrı tutulmaz. Yapmış olduğu bu hizmetler Başağalar tarafından ödüllendirilir, çavuş un haklarının helalliği dilenir.
23.4.1.6.SAZENDELER: Sazendeler yaran değildir.Ücret karşılığı hizmet eder.Kendilerine ayrılan bölümde(ŞAHNİŞİ) icra-i sana ederler.Başağalar izin vermedikçe oyunlara katılmaz ve mahkeme sırasında odada bulunamazlar.
23.4.2.Yaren’e Giriş Şartları
Yaren'e 15-16 yaşından büyük erkekler girebilir.Kişinin sağlığının elvermesi şartı ile herhangi bir üst sınır belirlenmemiştir.
Yaren adayının ve ailesinin,dürüst,iyi ahlaklı ve çevrelerinde saygın kişiler olması gerekir. Sır saklamasını ve büyüklere itaat etmesini bilmelidir. Bu sıfatlardan herhangi birinde veya yaren kurallarına uyma hususunda tereddüt yaşayanlar, Yaren'e alınmaz.
Yaren'e girmek isteyen bir kişi,bu isteğini doğrudan Yaren'e iletemez.Yaren'de bulunan bir arkadaşının teklifi ve kefaletiyle girebilir. Hakkında gizli soruşturma yapılan kişi olumlu bilgi alınması halinde oylamaya alınır.Yapılan oylamada "OYBİRLİĞİ" şarttır.Bir kişinin bile olumsuz oy kullanması,adayın Yaren'e girişini engeller.Olumsuz oy kullanan kişiye de bunun sebebi sorulmaz,oyunu değiştirmesi için telkinde bulunulamaz.Bu nedenle, Yaren'e alınacaklara, bu durum belli edilmez.Yani oylamadan önce teklif götürülmez. Oylamadan geçen kişiye teklif götürülür, kabul etmesi durumunda ilk toplantıya davet edilerek yarene alınır. Oylamadan geçemeyen kişiye de, bu durum " Sayımız doldu " gibi, kırıcı olmayan tarzda iletilir. Sayı dolduğunda ise daha önce Yarenlik yapmış olanlar, yarene yeni gireceklere tercih edilir.
Yarene, yaren üyelerinin tamamı tarafından olumlu oy verilen kişiler girebilir.Bir kişinin Yaren'e alınmaması, o kişinin iyi bir şahsiyet olmadığı anlamına gelmez.
Oylamada uygun görülüp,Yaren'e üye olması kararlaştırılan kişilerin eğitimi,mesleği ve ekonomik durumu ne olursa olsun Yaren'e alınır.Yaren'de sıralamaya esas kriter yaştır.
Herkes Yaren Büyüğü'nün emirlerine uymak zorundadır.
23.5."YAREN EVI" NIN TANZIMI
Ocak yakılacak evler, önceleri Çankırı'da sayısı hayli fazla olan özel yapılmış evlerde yapılırmış, ocak yakacak yarenlerden  birinin evinin bu şekilde özel yapılmış olması yeterli olurmuş, eğer kendilerine ait böyle bir evi yoksa es, dost ve arkadaşlarından birinin evine de ocak yakarlarmış. Ancak günümüzde böyle evleri bulmak çok zor hatta imkansız hale gelmiştir. Köylerde köy odalarında şehir merkezlerinde ise özel büyük salonlarda yapılır hale gelmiştir. Ocak yakılacak yerlerde tuvalet, mutfak ve yaren odası dışında bir de misafirlerin oturacağı bir oda bulunması zorunludur.
Yaren odasının duvarları ve yerleri hali ile kaplıdır. Dışarı penceresi varsa bile kapalı bulundurulur. Girişte odanın tam karşı ortasında temsili de olsa bir ocak bulunur. Bu ocağın sağ tarafı Büyük başağa' ya sol tarafı ise Küçük başağa' ya aittir. Ocak bulunmayan mekanlarda ocak yakılıyor ise Büyük ve Küçükbaş ağaların bir adım önlerinde ayaklı şamdanlardan ocak boyunca yanan mumlarla sembolize edilir.
         Yaren odasının üç tarafın da sedir veya divanlar yerleştirilir. Bunların üzerine silte, minder veya günümüzde olduğu gibi sünger yataklar konulur. Üzerlerine gene halılar döşenir. Yaslanılacak kısımlara da bindallı islemeli veya hali kaplamalı hasır yastıklar konulur.
Bas ağaların oturduğu yer diğer yarenlerden biraz daha yüksekçedir. Üst üste iki üç minder konulur ve yaslanılacak kısımlara islemeli büyük yastıklar takviye edilir. Odanın ve yarenin tertip ve düzeninden Küçük başağa sorumludur. Küçük başağa bütün yarenden önce bu eve gelir eksiklikleri varsa tamamlatır. Sazendeler ise kapıya yakin ve rahat oturabilecekleri bir şekilde oturtulurlar. Oturma düzeninde ise yarene uymazlar, fakat aykırı da oturmazlar.
23.6.YÂREN ODALARI’NIN GENEL DURUMU
Yârenlerin; ocak yaktıkları, sohbet ettikleri, orta oyunları ve halk oyunları oynadıkları ve nihayet “mahkeme” kurdukları toplantı yerleri genellikle belirlidir: Bu yerler, kent merkezinde özel Yâren evleri; köylerde ise köy odalarıdır.
Eski Yâren evleri, genellikle iki katlıdır. Ahşap olan evlerin ön avluya bakan sofaları da yine ahşap parmaklıklarla çevrilidir.
Yâren odaları, üç bölüme ayrılır:
23.6.1. MEYDAN: Yârenlerin ve misafirlerin sohbet ettiği, kare şeklindeki ana bölüm.
23.6.2. BAŞAĞALAR KÖŞESİ: Başağalar’ ın oturduğu, meydan kapısının tam karşısındaki iki ayrı köşedir.
23.6.3. MEDHAL: Meydanın giriş kapısının hemen sağ tarafında bulunan hizmet ve takdim görevlerinin bulunduğu yerdir. Sazende Heyeti de, genellikle bu bölümün sağ tarafında bulunur.
Yaren odasının zemini halı, duvarlar yer yer bindallı bohça ve eteklerle kaplıdır. Pencereleri kapalı tutulan yaren odasında temsili bir ocak vardır. Ocağın sağ tarafı Büyük Başağa, sol tarafıysa Küçük Başağa’ nın makamıdır. Ocakları bulunmayan meclislerde ise büyük ve küçük Başağaların bir adım önlerinde ayaklı şamdanlar ocak boyunca yanan mumlarla sembolize edilir. Yaren odasının 3 tarafına sedir ve ya divanlar yerleştirilir. Sedirlerin üzerine şilte, minder veya sünger yataklar konulur. Üzerleri halılarla döşeli sedirlerin yaslanılacak kısımlarına bindallı işlemeli veya halı kaplamalı yastıklar konulmuştur. Yaren odasında Başağa’ nın makamı diğer yarenlerinkinden daha yüksekçedir. Yaslanılacak kısımlarda işlemeli büyük yastıklar vardır.
“Ocak yakma” olarak nitelendirilen haftalık toplantı gecesinde (Genellikle Cumartesi gecesi), ocağı yakacak yâren ya da yârenler tarafından Yâren Odası; Çin iğnesi (Şam işi) yastıklar, yağlıklar, halılar, bayraklar ve renkli süs lambaları ile süslenir. Ocak yakma sırası Yâren ya da Yârenlerde iken Yâren Odası’nın duvarlarına az sayıda halı asılır. Ocak yakma sırası Küçük Başağa’ ya geldiğinde, duvarlardaki halı sayısı artırılır. Başağa’ nın ocak yakmasında ise Yâren Odası’nın bütün duvarları halılarla iyice donatılır.
Yaren meclisinin toplandığı odanın ve yarenin tertip düzeninden Küçük Başağa sorumludur.
23.7.YAREN'İN GİYİMİ
YAREN GİYİMİNİN PARÇALARI ŞUNLARDIR:

         BAŞA BAĞLANANLAR
POŞU(POÇU): Farsça örten anlamına gelen Poşu, 90x90 boyutlarında, genellikle kırmızı,sarı, turuncu, yeşil, mor vb. canlı renklerden oluşan, ucunda püsküller bulunan ipekli bir kumaştır. Başı tümüyle saracak ve püskülleri arkadan sarkacak şekilde bağlanmaktadır.
BEDENE GİYİLENLER
GÖMLEK(MİNTAN): İç kısma giyilen açık renkli, küçük yakalı bir giyim eşyasıdır.
         CAMADAN: Koyu mavi ya da sarı renkte, üzerinde pembe ve siyah işlemeler bulunan , bedeni saran, önden açık, uzun kollu bir giyim eşyasıdır. Gömleğin üzerine giyilir
         CEPKEN: Koyu mavi renkte, ağır işlemeli, önden açık, uzun kollu bir giyim eşyasıdır. camadanın üzerine giyilir.
DON: Camadan ve cepkenin aynı renkte, uçkurla bele bağlanan, üst kısmı bol, diz kapağının 5 cm üstünde daralarak bacağa oturan, büzgülü, işlemeli bir giyim eşyasıdır.
BELE SARILANLAR
DOLGU: İçine ince pamuklu yerleştirilerek dikilen, ya da kalın bir şaldan yapılan ve giyenin belini sıcak tutmaya, aynı zamanda onu heybetli göstermeye yarayan kuşaktır. Gömleğin ve donun üzerine, beli iki kez dolaşacak şekilde sarılarak bağlanır.
         DARABULUS: Canlı renklerde, dikdörtgen biçiminde ünden yünden yapılan bir dokumadır.Bir kaç kez katlanarak dolgunun üzerinden bele sarılır.
         KOLAN: Yağcı bedir kolan da denilen bu dokuma, 3-4 m uzunluğunda olup, çeşitli renk ve desenlerle süslenmiştir. Bir yandan dara bulusun düşmesini önlemek, diğer yandan da giysiyi renklendirmek üzere, bir kaç kez dolandırılarak bele bağlanır.
         FİŞEKLİK(SİLAHLIK): Üzerindeki boşluklara mermiler konulan fişeklik, kolanın üzerinden bele takılır.
AYAĞA ĞİYİLENLER
ÇİZME:Siyah deriden yapılmış olup, uzun konçludur.

         23.8.YAREN MECLİS’İNDE KURALLAR

23.8.1 Yaren Odalarına Yarenlerin Giriş ve Oturma Kuralları
- Yaren evine en önce Çavuş, Sazende ve Küçük Başağa gelir.
- Küçük Başağa yaran evinin noksansız olmasından sorumludur. Yaran evini denetler noksanı var ise hemen tamamlatır.
- Küçük Başağa yaran evinin noksanı bulunmadığını görünce kendi yerine geçer ve iki diz üzerine oturur.
- Sazendeler, varsa şahnişin (şah köşe,baş köşe) yoksa kendilerine ayrılmış olan bölüme otururlar
- Yaranlar içeri ikişer ikişer alınmaya baslar.
- Çavuş Küçük Başağa' ya yarenlerin geldiğini haber verir. "Başağam yaren ağalar geliyor" der.
- Küçük Başağa ayağa kalkar ve içeri giren yaran sağ eli kalbi üzerinde "Selamünaleyküm Başağam" der. Başağa "Aleykümselam yaren ağa" der, ve kendi yerine geçer bekler. 
- Yaranlar en geç aksam namazından bir saat sonrasına kadar gelmeye mecburdurlar.
- Her yarenin oturacağı yer bellidir
- Usta, yaranlar Küçük Başağa ile Büyük Başağa arasında kalan yere otururlar.
- Kalfa yaranlar Küçük Başağa' nın yanından başlayarak kapıya doğru olan kısımda otururlar .
- Çırak yarenler ise Büyük Başağa' dan başlayarak kapıya doğru olan kısımda otururlar.
- Ocağa en son Büyük Başağa gelir
- Çavuş Küçük Başağa' ya Büyük başağa' nın geldiğini haber verir.Yüksek sesle de kapıdan seslenir "Başağam, Başağam geliyor" diye.Bütün yaren ayağa kalkar,Büyük başağa sağ eli kalbi üzerinde olduğu halde "Selamünaleyküm Başağa" diye selam verir.Küçük Başağa' da "Aleykümselam Başağam" diye selam alır Sonra Büyük Başağa "Selamünaleyküm yaren ağalar" diye selam verir,bütün yaren hep bir anda "Aleykümselam Başağam" diye selamını alırlar. Büyük Başağa yaran evini ve yarenleri da kolaçan ederek yerine gelir iki diz üzerine oturur.Sonra Küçük Başağa , sıra ile reis ve yarenler ayni şekilde otururlar.
Küçük başağa dan başlamak üzere bütün yaran Büyük Başağa ve çavuş ile merhabalaşır,merasim bu şekilde sona erer. Çavuş önce Büyük Başağa’ nın  sonra Küçük Başağa’ nın önünde bulunan şamdandaki mumları yakar ve ocak bu şekilde açılmış olur.
23.8.2.Yaren Odalarında Misafirlerin  Kuralları
Misafirlerin yaren şenliklerine katılma olayı yaygındır. Sohbetlere, eğlencelere ve oyunlara katılabilirler. Ancak yarenin bütün kural ve geleneklerini kabul etmiş sayılırlar. Tabi ki misafirlerin kabulü de bir esasa bağlıdır. Karar verme yetkisi kıdem sırasına göre ve toplu olarak alınır. Çavuş misafirlerin geldiğini aynı disiplin içerisinde haber verip müsaade ister. Herkes ayağa kalkar ve misafir  odanın ortasına gelerek Başağaya dönerek ''Selamünaleyküm Başağa'' der. Onlarda kıdem sırasına göre ''Aleykümselam ''derler. En uygun şekilde oturttururlar. Ve  kıdem sırasına göre merhabalaşırlar . Türk Törelerinde olduğu gibi misafire hürmet ve hizmette kusur olmaması için her türlü ikram ve gayrette bulunulur. Misafirler yemekli, çay ve sadece kahve misafirleri olabilir.  Her misafirle ayrı ayrı ilgilenilir. Misafirlerin muhabbete katılmaları ve sıkılmamaları için her türlü fırsat ve imkan tanınır. Kahve misafirleri erken kalkarlar. Eğer misafirler kalkma zamanları geldiği halde kalkmamışlarsa ve kalkmaları da gerekirse, yaranlar öksürmeye başlarlar. Bunu anlayan misafirlerde kalkarlar. Zaten bu öksürükler kalkın, gidin anlamındadır. Bu durum bile bir çeşit yaren eğlencesidir. Misafirler uğurlanırken herkes ayağa kalkar.
23.8.3.Yaren Meclisinde Yemek Yeme Kuralları
Yemekler, o gün ocak yakan evlerde veya uygun yerde akşamdan hazırlanmaya başlanır ve sabaha karşı ancak yenilir. Yemek yapan yani ocak yakan aile katılım ücreti ödemez. Yemek iki veya üç sofra olarak yenilir. Sofra bezleri serilip üstüne sofra altlığı (bu kasnakta olabilir) ve üzerine büyük sofra sinileri konulur. Ekmek, çatal, kaşık gibi malzeme sofranın üstüne konulduktan sonra; çavuş “Yemekler Hazır Başağa” der. Bu sırada çorbada büyük bir tasla sininin ortasına konulmuştur. Başağadan sonra kıdem sırasına göre ortada olan sofradan itibaren oturulur. Yemekten önce ve sonra ubruklar(ibrik) ve leğen (ileen) getirilerek eller yıkanılır. Bu sırada ocak yakanlardan birisi ve çavuş havlu, sabun gibi işlere yardımcı olur. El yıkamada bir hiyerarşi içerisinde yapılır.           
Başağa çorbadan bir kaşık alır.Sırayla Küçük başağa yaren reisi ve yarenler bir kaşık alır. Ve sıra ilk üç kaşıkta böyle devam eder. Tabi mutlaka yemeğe başlamadan önce Besmeleler çekilir.     Çorba içerken hata yapan olursa, karşısındaki veya ilk gören ona ''merhaba Yaren ağa'' der.  Cezası O anda kararlaştırılır. Hemen uygulandığı gibi yemek ten sonrada uygulanabilir. Pilava sıra gelince Başağa herkesin dikkatine ama çavuşa hitaben ''yollu yolsuz var mı'' der. Bu demektir ki hafta içinde, herhangi bir adaba aykırılıktan cezası varsa kaşığı onun önüne pilava saplar. Birden fazla ise isimleri sayar.                
Sofrada, ocak yakanlar genelde hep hizmet ederler. Yaren yemekleri çoğunlukla; çorba, etli pilav, hoşaf, ayran, helva ve meyve gibi yiyeceklerdir. Başağa meyve alırken mahsus şaşırtıp, elma yerine mesela portakal alıp herkese ceza verilmesini sağlayabilir. Çünkü yarenlerin her an dikkatli olması gerekir ve başağa hangi meyveyi alırsa yarenler de o meyveden almak zorundadır. Yarenlerde rekabet ve mahcubiyet olmasın diye ocak yakacak kişiye nelerin yapılacağına kadar teferruatlı bilgileri bir gün önceden tembih edilir. Yani, mesela bir bamyanın içine neler kararlaştırılacak ise, bir sonraki illa onu yapacak diye uğraşıp, borca derde girmesin. Gösteriş olmasın!..                                    
23.8.4.Yâren Meclisi’nde Kahve Ve Çay İkramı Kuralları
- Çavuş, yâren sayısınca tabaksız kahve fincanlarını bir tepside getirir. Tepsiyi aşağıdan yukarı doğru uzatır. Sol eli, sırtına doğru kıvrıktır. Büyük Başağa, göz işaretiyle Küçük Başağa’ ya uzatmasını emreder.
- Çavuş, bu sırada diz vurmuş şekildedir. Başağa’ nın göz işaretiyle doğrulur ve Küçük Başağa’ nın önüne gider. Küçük Başağa ise, göz ve kafa hareketiyle Büyük Başağa’ ya ikram yapılmasını emreder. Çavuş, aynı hareketle tekrar Büyük Başağa’ nın önüne gelir. Kahveyi sunar.
- Büyük Başağa, fincanı sağ eliyle alarak sol elini fincanın altına koyar. Ayrıca, fincanı, sağ eliyle göğüs hizasında tutar.
- Çavuş, kahveleri daha sonra aynı vaziyette önce Küçük Başağa’ ya sonra da sırasıyla bütün yârenlere ikram eder. Yârenler, fincanı Başağa’nın tuttuğu şekilde tutmak zorundadır. Büyük Başağa; kahveden bir yudum alır ve fincanı aynı şekil-de tutar. Sonra Küçük Başağa, bir yudum alır ve o da fincanı aynı şekilde tutar. Yârenler de, yaş sırasına göre birer yudum alırlar ve fincanı aynı şekilde tutarlar.
- Bu durum, üç kere tekrarlanır. Üçüncü yudumdan sonra, yârenler; kahvelerini serbest içmeye devam ederler.
23.8.5 Yaren Meclis’inde Toplantı kuralları
- Geçerli mazereti bulunmayan tüm üyeler yaren toplantısına katılmak zorundadır.
- Seyahat,hastalık,iş,eğitim gibi geçerli mazereti olanların izin almaları zorunludur.
- İzinsiz toplantıya katılmayanlar, geçerli mazereti olsa dahi cezalandırılabilir.
- Toplantılara zamanında iştirak şarttır.
- Toplantılarda siyaset yasaktır.
- Toplantılarda silah bulundurmak yasaktır.
- Cep telefonları yaren toplantısı esnasında kapalı tutulur.Acil görüşme bekleyenler telefonunu mutfak görevlisine teslim eder.
- Toplantı esnasında, ezan okunurken "sallû ! " uyarısı ile müzik kesilir, yaren üyeleri saygıya davet edilir.
- Büyük Başağa "rahat oturun! " demeden, oturuş şekli değiştirilemez.
- Yaren toplantısının yapılacağı yer hakkında dışarıya bilgi verilmez.Bu duruma yaren eşleri de dahildir.Eski dönemlerde,muhtemel bir baskını önlemek için uygulanan bir kuraldır.
- Toplantı esnasında, kül tablası toplamak, kolonya veya tuz ikram etmek, küçük yarenlerin görevidir.Bu görevleri grup başları takip eder.
- Toplantılarda içki içip içmemek serbesttir.Herhangi bir yarene içki içme konusunda ısrar edilemez.
- Toplantılarda sarhoş olup, taşkınlıklarda bulunmak yasaktır.
23.9.Yaren Toplantıları
23.9.1.İlk Toplantı ve Yemin Töreni
Kurucu Heyetin görevini tamamlamasının ardından belirlenen tarihte yapılan ilk toplantıya tüm yarenler abdest alarak gelirler.İster eski yaren,isterse yeni yaren olsun,Büyük Başağa ’nın  huzurunda, sağ ellerini daha önce hazırlanmış olan Türk Bayrağı üzerindeki silah ve Kur'an üzerine koyarak yemin ederler ve yemin metnini imzalarlar.Yemin töreninden sonra, küçükler büyüklerinin ellerini öperek,büyükler birbirleri ile tokalaşarak hayırlaşırlar.Müteakiben, aşağıda izah edildiği üzere,genel toplantı düzeninde ilk toplantı gerçekleştirilir
23.9.2.Genel Toplantılar
Özel günler haricindeki Yaren toplantılarına , yarenlerin tamamı günlük kıyafetleri ile katılırlar. Ancak kıyafetlerin temiz ve düzgün olmasına, ayrıca tıraşlı ve bakımlı gelinilmesine dikkat edilir.Özel günlerde ise (Kurtuluş günü,dışarıda yapılan toplantılar vs. gibi)geleneksel Ege efe/zeybek kıyafetleri giyilir. Toplantının türü ne olursa olsun zamanında iştirak önemlidir.Mazeretsiz geç kalınmasına müsaade edilmez,aksine davranışlar cezalandırılır. Toplantı esnasında amiyane hareketlere de müsaade edilmez,izinsiz ayağa kalkılamaz.
Yaren toplantıları,yaren kanunlarında da yer alan ve tüm yarenler tarafından da bilinen genel kurallar çerçevesinde gerçekleştirilir.İlk toplantıda,kaç günde bir toplanılacağı ve ev sahibi sayısı belirlenerek dönem boyunca buna uyulmaya özen gösterilir.
Toplantılar, tüm masraflar herefeneli olarak yapılır.Yapılan tüm masraflar muhasip tarafından, kişi sayısına bölünerek tahsil edilir.
Toplantılar,Yaren Odası'nda yapılabildiği gibi,müsait olanların evlerinde de açılabilir.Ayrıca, havaların müsait olduğu dönemlerde, yılda bir veya iki kez olmak üzere kırda da yaren toplantısı düzenlenebilir.
23.9.3.Kır Toplantıları
Havaların müsait olduğu dönemlerde , yılda bir veya iki kez olmak üzere , bazen yarenlerin eşlerinin de katıldığı kır toplantıları da ( sehra, piknik) düzenlenir.Eşlerle yapılan toplantılarda , bazı kurallarda esnek davranılsa da,eşlerin katılmadığı toplantılarda, yaren kurallarından taviz verilmez. Sadece mekan değişmiştir. Kır toplantılarının yapıldığı mahal e bayrak dikilir.
Eskiden kırda/sahrada yaren açmak isteyenler, ihtiyaçlarını tamamen kendileri temin ederdi.Yani yapılan masrafların tamamını üstlenirdi.
23.9.4.Orta Sofraları
Mahkeme kurulamayan yaren toplantılarını takip eden hafta içerisinde veya görüşülmesi gereken acil bir konu olduğunda, belirlenen bir günde yarenler orta sofrasına davet edilir.Bu toplantılar yiyecek ve içecek olmadan düzenlenir.İstisnai hallerde yiyecek ve içecek ikramı yapılabilir.Ancak, eğlence ve saz icrası söz konusu değildir. Sadece gündemde bulunan konuların görüşülmesi ve mahkeme icrası ile toplantıya son verilir. Her toplantıda olduğu gibi, tüm yaren kuralları Orta Sofrası için de geçerlidir.
23.9.5.Veda Töreni
Bütün yarenlerin ev açma sıralarının tamamlanmasından sonra, yaren üyelerinin kolektif katkıları ile düzenlenen, ev açmanın olmadığı, herkesin bir görevi üstlenmesi ile gerçekleştirilen toplantıdır. Başlangıçtan sonuna kadar genel toplantı düzeninde giden " Veda Yareni"nde, ilerleyen saatlerde Büyük Başağa ve Küçük Başağa , görevlerini sembolik olarak, yıl boyunca yaren adap ve erkanına uyumda temayüz etmiş bir yarene, yaşına bakılmaksızın devreder.Toplantının bir bölümünü seçilen bu yarenler idare eder.Veda Yareni'ne misafir alınmaz.
Yaren sonunda helalleşme töreni icra edilir.İstenir ise muhasip alacak ve borçları açıklar. Borcu bulunanların bunu ödemesi istenir. Yaren toplantısının sonuna gelindiğinde,bir sonraki dönem için kurucu heyet belirlenir. Müteakip Yaren' in kuruluşunu bu şahıslar üstlenir.Davul-zurna eşliğinde, en büyük yarenden, en küçük yarene doğru sıralanır, iki kol önündeki yaren büyüğünün iki omzuna gelecek şekilde düzen alınır ve bu şekilde ortada birkaç defa dönülür. Yaş sırasına göre , Köşe İhtiyarı' n dan başlayarak, herkes birbirinden helallik diler ve kucaklaşır.Yaren'in en duygusal anı burada yaşanır.Hatıra fotoğrafı çekilerek toplantı sona erdirilir.
Veda Yarenleri'nde genellikle mahkeme kurulmaz.Ancak, eski yıllarda bir yaren,daha önce ceza almış arkadaşlarına "Siz ceza aldınız, ben bu sene cezasız bu yareni tamamlıyorum" şeklinde alaycı bir tavır takınınca, bu kişi Veda Yareni'nde mahkeme kurulmasına neden olmuş ve cezalandırılmıştır.
23.10.Yaren Meclisinde Mahkeme ve Cezalar
Yaren Kanunları geleneksel hukukumuzun güzel bir örneğini oluşturur. Halkın geleneksel olarak yaşattıkları ve uyguladıkları bu hukuk kuralları ile yarende düzen sağlanmaktadır. Böylece yarende üyeler kendi kendilerini sınırlamış olmaktadırlar. Yani yarene ilişkin kurallar, bir sosyal kontrol aracı olmaktadırlar. Yaren meclisinde uyumu bozan, istenmeyen, kuralları çiğneyen davranışlar cezalandırılarak düzen sürdürülmüş olur. Yarene ilişkin hukuk kuralları, şüphesiz tarihi şartlardan kaynaklanmaktadır. Eski Türk töresi ve geleneklerimiz yaren hukukunun kaynağını oluşturur.
       Yarenin sadece bir eğlence kurumu olmadığının bir göstergesi de şüphesiz yaren mahkemesidir.  Muhabbette, eğlence uyum, düzen, disiplin en önemli amaçlardır. İşte bu değerlerin korunması için bunları ihlal edenleri cezalandırmak gerekir. Her insan grubunda normlardan sapmalar doğal bir durumdur.  Esasen bu husus grup dinamizminin de bir gereğidir .Böylece normlardan sapan yarenler de olmaktadır. Bunların cezalandırılması gerekir. Fakat bu cezalandırma işlemi de gelişi güzel olmaz. Bunu bir sisteme, bir usule göre yapmak gerekir. İşte yaren sohbetleri kendi içlerinde bu tür durumlarda mahkeme kurulmasını, suçluların yargılanmasını öngörür. Bu bölümde yaren mahkemesinin kuruluş ve işleyişini ele alacağız. Burada Başağa Hakim olur, 
23.10.1.Yaren Mahkemesinde Yargılama  
         Geçmiş hafta içinde kurallara uymayan yârenler, sorguya çekilir ve cezası verilir. Büyük Başağa, “Yargıç”; Küçük Başağa, “Savcı” ve yârenler ise “Jüri” dir. Yârenlerden biri, suçlunun “avukatlığını” da üstlenebilir.
Daha beş on dakika önce neşeli kahkahalar atılan sohbet odasına ani bir sakinlik ve sessizlik çöker. Suçluların benizleri uçmuş haldedir. Şayet o hafta hiç suçlu (yolsuz) yok ise bir aşr-ı şerif okunur, gelmiş geçmiş yaranın ruhlarına fatiha çekilir.
Geçen bir hafta içinde yarandan birisi hata işlemiş ise (mesela sarhoşluk, genel eve gitmek, arkadaşlarına karşı edepsiz davranışta bulunmak... gibi) bunu bilen gören varsa muhatap olan var ise hemen ayağa kalkar. Arkası kapıya yüzü ocağa dönük olarak kapıya gider, sonra gelir ve Büyük Başağa’ ya eğilerek selam verir. İki diz üzerine çöker, meydanda oturur.
Büyük Başağa;
"-Ne dileğin var yaran ağa?" diye sorar. O da "... Ağadan davacıyım " der demez, adı anılan hemen ayağa kalkar ve evvelki yaptığı hareketlerin aynısını tekrarlayarak, davacının sol tarafına iki diz üzerine oturur.
Davacı olan şahıs davasını açıklar. Gerekirse şahitler dinlenir. Suç sabit olduğu takdirde, Büyük Başağa’ ya hitaben "-başağa, ne diyorsunuz" diye sorar. Başağa da "-Madem ki bu işi bu ağa yapmış, yolsuzdur ve erkânı lazım gelir" diye mütalaasını açıklar.
Büyük Başağa, önce kendi tarafındakilere, sonra da Küçük Başağa tarafındakilere sorar. Kimisi lehte, kimisi aleyhte iddia ve beyanı onayladıktan sonra, ekseriyetle veya ittifak ile yargılanan şahsın masumiyetine veya mahkûmiyetine karar verilir. Hüküm Büyük Başağa tarafından ilgiliye “yolsuzluğunuz görülmemiştir” veya "sen bu işi işlediğinden dolayı erkânsın" diye tebliğ edilir. Karar kesin olup itiraz söz konusu değildir.

Davacı kalkar evvelki yerine, yolsuz çıkan da şahnişine oturur. Yolsuz çıkanın dostlarından birisi şahnişine geçerek "Yolun açmaya beni vekil ettin mi?" diye sorar O da "Vekilimsin" der. Vekil de evvelkilerin merasimini aynen tekrar ederek, Başağa’ nın huzuruna diz çöker oturur:
"-Başağa ağanın yolunu açacağım. Her ne emrederseniz yapacağım" der. Başağa da Küçük Başağa’ ya "ağanın yolunu açalım, filan gün bütün yaranı hamama götürsün, tıraş ettirsin, hamamda yağlı yedirsin, çalgı getirsin, akşam da evine götürsün. Yarana takım yemeği yedirsin, gece yemeği de versin..." diyerek çok ağır bir ceza hükmü verir. Yapmazsa şayet, sohbetten ihraç memleketten ihraçtan daha ağır bir cezadır. Çünkü "sen iyi bir adam olsaydın, sohbetten kovulmazdın" şeklinde insanın değerlendirmesi yapılır... Hatta bu yüzden memleketi kendi isteğiyle terk edip gitmek zorunda kalanların bile olduğu anlatılır. Öyle ki bu tür cezaların getirdiği sosyal bir nizam ahengi vardır ve her yaranın en ufak bir kötülük yapmaktan daima kaçınır. Şayet elinde olmayarak yapmış olsa dahi, sohbete intikal etmemesine azami dikkat gösterirler.
Şayet, cezalının cezası hafif ise Küçük Başağa;
"-Başağa, hamamı bağışlayınız" ricasında bulunur. O da etrafına danışır ve uzun süren mütalaadan sonra ceza, bir defaya mahsus olmak üzere affedilirdi. Şayet suçlu biraz serkeş ise yolunu açmazlar; ta ki yolunu açıncaya kadar ne dava eder, ne de kendisinden dava olunur ne de müzakereye iştirak ederdi. Her müzakerede yaran diz çöktüğü zaman bu da şahnişine geçer, yalnızca muhakemeyi dinler. Eskiden yolu açılıncaya kadar ocakta vermezler ocağa da davet edilmezmiş.
23.10.2.Mahkemede Verilen Cezalar
Suçu sabit görülen yârenlere verilen cezalardan örnekler:
Yârenleri tıraş ettirmek,
Yârenleri hamama götürmek,
Yârenlere Yâren Kahvehanesinde çay ısmarlamak,
Helva tatlı yaptırmak,
Yâren Meclisi’nden kovulmak, (En ağır cezadır.)

23.11.SIRA VERME – KONAK VERME (ARAP VERME) TÖRENİ
           
Yemekten sonra çay ve kahve gibi içecekler, içildikten sonra hazmı kolaylaştırıcı ''yattı kalktı'' gibi oyunlar oynanır. Oyunlar bitince bir sonraki yemek sırasının yani ocağın kime verileceği konuşulur. İşte eskiden ocak yakacak olan yarenlere ''Arap'' denilirdi. Arap'ın esas manası ise, yaren odasındaki zilli maşa ile defin adıdır. İşte konak verilen kişiye bu zil ve maşa teslim edilirdi. Yemek süresince zil ve maşa o evde kalır.
Büyük Başağa nın  huzuruna sesi güzel olan yarenler zil ve def eşliğinde türkü söyleyerek gelirler. Bir önce zil ve defin olduğu aile yani o gün yemek veren yaren diz üstü (diz çökerek) oturur. Bir tepside zil ve def bulunur. Bu sırada işte Arap verme türküsü veya başka yöre türküleri yarenlerce okunur. Konak sırası verilen yarene zil ve def teslim edilir. Sırasını savana''Sağdıç'', yeni ocak sahibine de ''güveyi'' adı verilir.
Ocak yakar çıraynan                                         
Sohbet yapar sıraynan                                         
Sıra değil paraynan                                       
 İç ağam afiyet olsun                                       
 İçmesen uğurlar olsun “      
                       
         Nakaratı son defa söylenirken yeni konak sırasını alan yarene teslim edilir.
23.12.Yaren Meclisinde Orta Oyunlar
Yaren meclisinde oynanan orta oyunlarda amaç şaşırana ceza vermek değil elbet de oda var lakin amaç hoşça vakit geçirmektir,birbirlerine her zaman destek olan yaren ağalar bu oyunlarla da hem eğlenirler hem de güzel bir sosyal dayanışma içinde olurlar yarenlik de zaten bunun içindir ya hem sohbet edeceksin hem ciddi meseleleri konuşacaksın hem de eğleneceksin…
23.12.1.Oyunların Başı Giriş
Çavuş Başağalar dan aldığı direktifler doğrultusunda orta oyunu oynayacakları belirler ve tura ile oyuncuların önlerine yere vurur bu kişiler bilir ki çavuş seslendiği zaman oyuna çıkacaklardır.Çavuş yüksek sesle oyunların başı giriş diye seslenir,oyuncular hemen odanın ortasında daire şeklinde yere iki diz üstü otururlar.Her oyunun bir sevk ve idarecisi vardır genelde buna ebe denilir.Orta oyunlarına yaranlar dışında misafir ağalarda katılabilir veya misafir ağalarda oyun çıkarabilir ancak buda Başağaların izni ile mümkündür.Artık orta oyunları başlamıştır,ebe oyunculara ellerini kullanarak benim yaptığımı yapacaksınız der,ortaya bir şamdan konulur ve oyunların başı giriş diye seslenerek elini şamdana doğru uzatır bütün oyuncularda ebenin yaptığını yaparlar sonra ebe çıkış diye seslenir ve elini geri çeker bu hareketleri tekrar ederek oyuncuları hem yanıltmaya çalışır hem de diğer oyunlara hazırlıklı olmalarına yardımcı olmuş olur.Ebe girmeyiş veya çıkmayış gibi yanlış terimler kullanarak oyuncuları yanıltır yanılan oyuncuların ellerine tura ile vurularak veya hayvan taklitleri yaptırılarak cezalandırılırlar.
23.12.2. Topuk dövme (tekerleme)  

Yaranlar ve misafirlerden oyuna iştirak edecek oyuncular oda ortasında daire şeklinde yere ikiz üstü otururlar.Her orta oyununu gibi bu oyun dada bir ebe vardır,ebe oyunculara sol ayaklarını yanındaki oyuncunun kucağına uzatmasını ister ve hem tekerleme söyler hem de yanındakinin topuğuna yumruk ile vurur.Ayağına vurulan oyuncuda kendinden sonrakine aynı şekilde yapmak zorundadır bu oyun sıra tekrar ebeye gelinceye kadar devam eder. Eğer yanılan olursa bundaki ceza aynı şekilde topuğu yumruklanarak tekerleme öğretilir.Bazen birkaç defa öğretilmiş olmasına karşın öğrenemeyenler veya tekerlemeleri söyleyemeyenlerde olabilir bu oyunculara daha değişik ceza uygulaması yapılır( tura ile el veya ayaklarına vurmak,şarkı veya türkü söyletmek,hayvan seslerini taklit ettirmek gibi).Tekerlemelere örnek:Benim bir değirmenim var indirmeli bindirmeli pergele verip döndürmeli,indiremezsen bindiremezsen pergele verip döndüremezsen,ver ustasına indirsin bindirsin pergele verip döndürsün. Bütün oyunlardaki temel kural hoşça vakit geçirmektir bu tekerleme ile bir tur atılınca ebe isterse bir başka tekerleme ile oyuncuların bazılarında değiştirerek oyuna devam eder,ayakları değiştirerek oyunu ters yönde de uygulayabilir.

23.12.3.Yüzük Oyunu
Yüzük Oyunu; büyük bir takip, dikkat, feem, karar verme ve zeka gerektiren önemli bir oyundur. Yarenler iki guruba ayrılırlar. Tam ortalarına dokuz adet şapka, çorap veya mendil konulur. Dokuz sayısı Türklerde özellik arz ettiği için 9 adet mendil, çorap veya şapka konulur. Türklerdeki ''Yaradılış ve Türeyiş'' destanında dokuz dallı bir ağaçtan söz edilir. Bu kutsal ağacın her bir dalı ayrı bir kavmi gösterir.   
Kura (ok atma) ile oyuna hangi gurubun başlayacağı kararlaştırılır. Oyuna başlayacak gurup içlerinden birini temsilci seçer. Bu yüzük saklayacak olan yarendir. Bu yarenin; tecrübeli, yüzüğü saklarken sezdirmemesi, hal ve tavrı mimikleri ve yüz ifadesi ile belli etmeyen kişi olmasına çok dikkat edilir. Çünkü hemen herkesin saklayış usulünü, mimiklerini ve tikini rakipleri yıllardır çözmüşlerdir, bu nedenle çok dikkatli olması gerekir.

Saklanan yüzüğü rakip gurup, ya birinci kaldırışta ya en son kaldırışta bilmek zorundadır. Aksi taktirde o eldeki oyunu kaybetmiş sayılır. Eğer yüzüğün saklı olduğu çorap, şapka veya mendil sezilmişse yada onda olduğu tahmin ediliyor ise, her isteyen veya hep birlikte o mendil kaldırılamaz. Ekip başı her yarene ayrı ayrı danışarak görüşünü sorar. Çoğunluk hangisini diyorsa o mendil kaldırılır. Yerlerinden kalkmadan ve ellerini dokundurmadan oturdukları alandan bir metrelik mesafeden ancak ellerindeki çubukla mendili kaldırırlar. İki guruptan hangisi yüzüğü çok bulmuşsa o gurup oyunu kazanır. Bu arada çok alaycı ve dalga geçici şakalar yapılır. Kalıplaşmış sözler söylenir. Kaybeden guruba önceden belirlenen cezalar verilir. Her yaren rakip guruptan bir eş seçerek cezayı uygular. Eğer sayı 49 sayısına tesadüf ederse o gurubun sayısı sıfıra düşer. 51 sayısını bulan oyunu kazanır. (Bu 149 ila,151 de olabilir) Bu oyun saatlerce sürer. Yüzük oyunu oynanırken şu sözler çokça tekrarlanarak söylenir.
Mezarlıkta tilki gezer…………boş takada yüzük sezer
23.12.4.Tıp oyunu
Bu oyun başlayınca hiç kimse konuşmaz. Hangi hareket ve şekilde olunursa öylece hiç kıpırdamadan kalmak marifettir. Oyunda yalnız ebe konuşur. Diğerleri konuşamaz. Dalgınlıkla konuşan veya hareket eden ya da gülen hata yapmış olur ve ceza verilir. Yahut ebenin yaptığını eksik yapan oyundan çıkarılır. 
23.13.Yaren’in Toplumsal Faydaları
Yaren'in. kültür, yardımlaşma, dayanışma, grup denetimi ve toplum davranışları üzerine olumlu etkisi mevcuttur.Mensuplarının dürüst, namuslu,becerikli,enerjik,dikkatli ve yardımsever olmalarının yanı sıra, sorumluluk duygusu ile hareket ederek başkalarının hak ve menfaatlerine saygılı olmayı ,kendisine ve başkalarına güven duymayı, sır saklamayı öğretir.
Yaren'e giren kişiler, önce kendilerini denetlemeyi öğrenir.Zamanla bu davranış biçimi gelişerek, kişinin kendisi ile özdeşleşir.Yemek yerken, içki içerken,konuşurken herhangi bir toplum içinde bulunurken kendisine öğretilen bu kurallar çerçevesinde davranır,örnek bir kişi olarak kendisini gösterir.Çünkü o bir yarendir ve bulunduğu her yerde Yaren'i temsil etmektedir.
Yaren'de, hilekarlık, sahtekarlık, kumarbazlık gibi kötü davranışta bulunanlara  kesinlikle müsamaha edilmez,en ağır şekilde cezalandırılırlar.Bu tutumunda ısrarcı olanlara "kovulma" cezası verilerek Yaren'den uzaklaştırılır.
Yarenler, birbirlerinin iyi ve kötü günlerinde hep yanındadırlar.Düğünler, eğlenceler beraber organize edilir,cenazeler beraber kaldırılır.Sevinçler ve hüzünler paylaşılır.Kısaca, nimet de, külfet de müşterektir. Yarende her yaştan üye bulunması nedeniyle,küçükler büyüklere saygıyı, büyükler küçükleri sevmeyi ve kollamayı burada öğrenir veya pekiştirir. Herkes birbirini denetler,gözaltında tutar.Bu sadece toplantı esnasında değil, günlük yaşamda da böyledir.Ancak bu murakabe ve gözetim hiçbir zaman rahatsız edici boyutta olmamıştır.
Sonuç Olarak ”YAREN”
- Yaren teşkilatının geçmişi, Türk'lerin Orta Asya'dan göçüne dayanmakta,yaklaşık 1000 yıllık bir geleneği günümüze taşıyıp, yaşatmaktadır.
-  Her yaş grubundan kişileri bir araya getirerek, bu kişilerin sosyal etkinliklerde bulunmalarını sağlar, kaybolmakta olan manevi değerlerin yozlaşmasını önler.
- Birbirleriyle yardımlaşma en üst seviyededir. Her üye yaren koruması altında olup, ihtiyaç duyulduğunda üyelerin kendisine yardıma geleceğini bilir.Bu psikolojik rahatlamanın yanı sıra, ruhsal huzur ve özgüven sağlar.
- Yarene girdikten sonra, toplumda kötü görülen davranışlardan kendini uzak tutmaya özen gösterir.Hayatına çeki-düzen verir.Dışarıda da yaren disiplini ile hareket ettiğinden toplum içinde kendisine saygın bir yer edinir.
- Yaren, yasal ve ahlaki normların çiğnenmesini önler,yasal ve ahlaki yanlışlıklara gecikmeden müdahale eder ve düzeltir.
- Yaren canlı bir folklor arşividir.Yöresel müzik ve oyunların yaşatılmasında,geleneklerin bozulmadan sonraki kuşaklara aktarılmasında köprü vazifesi görür.
- Yaren'de siyaset ve inanca müdahale  kesinlikle yasaklanmış olduğundan,değişik görüş ve inanca sahip kişilerin bulunduğu bu toplulukta  demokratik kurallar geçerlidir.Bunun aksine davrananlar şiddetle cezalandırılır.
Topluluk olarak da siyaseti ve inanca müdahaleyi çağrıştıran herhangi bir etkinlikte bulunulmaz ve bu tür toplantılara iştirak edilmez.Özel yaşamda ise, yarenler dilediği inancın ve politikanın peşinden gidebilir.
- Tembelliği önler, toplum ve cemiyete faydalı bireyler kazandırır.Sosyal ve medeni ilişkilere öncelik verip, toplumun şehirleşmesine katkı sağlar.
- Kısaca "Yaren" adı verilen Yaren Topluluğu, faaliyetlerinin planlamasını, dışarıdan gelebilecek sosyal ve kültürel amaçlı talep ve istekleri de dikkate alarak,kendisi yapmaktadır.Finansman ihtiyacı ise, "herefene//arifane" usulü ile yaren üyelerinden eşit şekilde toplanarak karşılanmaktadır.Bunun yanı sıra, yaren üyelerinden maddi durumları iyi olanların yardımları ise, diğer üyelerin onurlarını rencide etmemek şartı ile, reddedilmemektedir.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Değerli blog yöneticisi makalelerinizi Beton buz olarak çok beğendik. Ekibimiz olarak başarılarınızın devamını dileriz.