HOŞGELDİNİZ

Aradığınız konularda size yardımcı olabildiysem ne mutlu

Bu Blogda Ara

16 Ekim 2010 Cumartesi

TÜRK DİLİ

. DİL NEDİR?        
Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanır ve dilin kendinden doğma kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği ve kullandığı canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur.
22.1.2. ANA DİL        
Bugün ses yapısı, şekil ve anlam bakımından birbirinden az ya da çok farklılaşmış bulunan dil ve lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil: Ana Türkçe, Ana Moğolca, Latince vb.
İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinde öğrendiği, bilinçaltına inen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.
22.1.3. LEHÇE
Bir anadilin tarihi, siyasi, sosyal ve kültürel sebeplerle değişik bölgelerde, zamanla ses yapısı, şekil ve kelime hazinesi bakımından önemli farklılıklarla birbirinden ayrılan ve bu ayrılma zamanları yazılı metinlerle takip edilemeyen kollarıdır. Türkçe nin Çavuşça ve Yakutça gibi uzak lehçesi vardır.
22.1.4. ŞİVE
Ana dilden yazılı metinlerle takip edilebilen zamanlarda ayrılmış olan,  ses ve şekil farklılıkları gösteren, ama lehçe kadar anlaşılmaz olmayan kollarına şive denir. Şiveler, milletin değişik boyları tarafından kullanılır. Türkçenin Anadolu, Azeri, Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen vb. şiveleri vardır ki bunlara bazı dil bilimciler yakın lehçeler de derler.
22.1.5. AĞIZ
 Bir ana dilin herhangi bir lehçesi veya şivesi içinde var olan ve sadece ses farklılıklarına dayanan söyleyiş şeklidir. Kelime farklılığı göstermez, yazı dili aynıdır. Ancak bazı sesler, değişik şekilde söylenir. Rumeli ağzı, Karadeniz ağzı vb.
22.2. DİLİN ÖNEMİ
          Dil, sadece iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda bu iletişim sonucu doğan kültür unsurlarının da nesilden nesle aktarılmasını sağlar.
22.3. DİLİN ÖZELLİKLERİ
1. Dil canlı bir varlıktır: Bunu, dilimizdeki bazı kelimelerin zamanla yok olmasıyla, bazı kelimelerin anlam değişikliğine uğramasıyla, başka dillerden kelimeler alınmasıyla, sonradan türetme yoluyla yeni kelimeler oluşturulmasıyla açıklayabiliriz. Öyle ki, artık Türkçenin lehçeleri arasındaki ortaklıklar fark edilemeyecek kadar azalmış, Türkçenin kolları anlaşılmaz derecede büyük değişikliklere uğramıştır.
2. Dil sosyal bir kurumdur: Sosyaldir, çünkü milletin veya halkın ortak varlığıdır. O halk, dilindeki kelimeler ve anlamları üzerinde anlaşmıştır. Dil, sosyal yapıdaki değişmeleri yansıtır. Kurumdur, çünkü temel kuralları vardır.
3. Dil, düşüncenin göstergesidir: Bir insanın düşünce dünyasını konuşmasından anlayabiliriz; biz de konuşmalarımızı düşünce dünyamızın elverdiği ölçüde ayarlayabiliriz.
22.4. DİLİN MİLLET HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ
          Dil, ulusal birliği kuran en önemli bir öğedir. Dil, milletin kültürünü ve tarihini gelecek nesillere aktararak tarih bilinci oluşturur. Dil sayesin de toplumu derinden etkileyen acı olaylar kalıcılaştırılır. Milletin özellikleri dil kullanılarak yeni nesillere öğretilir. Sanat eserleri dille oluşturulur ve milletin estetik anlayışını ortaya koyar. Dil kendi canlılığı ve sosyal oluşu ile milleti de canlı ve bir arada tutar.
22.5. BAŞLICA DİL GRUPLARI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ
22.5.1 DİL GRUPLARI
          Diller, kelime yapılarının ortak ve farklı özelliklerine göre üçe ayrılır. Bunlara dil grupları denir.
1.      Tek Heceli Diller
          Kelimeler tek hecelidir. Yapım ve çekim ekleri yoktur. Kelimeler cümledeki kullanım yerlerine göre anlam kazanırlar. Çince, Japonca vb.
2.      Eklemeli ( Bitişken ) Diller
          Kelimelerin kökleri değişmez, kullanımda kelimeye getirilen ekler, kelimelerin anlamlarını ve görevlerini belirler. Türkçe, Moğolca, Macarca vb.
3.      Çekimli ( Bükümlü ) Diller
          Kelimeler kullanımda değişikliklere uğrar. Ön-ek, iç-ek, son-ek kavramları vardır. Bazılarında ünsüzler değişmez ünlüler değiştirilerek yeni kelimeler yapılır. Yani kökler ünsüzlerden ibarettir. Arapça, Farsça, İngilizce, Hintçe vb.
22.5.2. DİL AİLELERİ
Diller, köken bakımından aralarında bulunan akrabalık bağlarına göre ailelere ayrılırlar. Burada esas alınan, “ana dil”dir. Akraba diller bu ana dilden ayrılmıştır. Ana dilden ayrılan diller farklı birer dil olduktan sonra bu diller içerisinde lehçeler, şiveler ve ağızlar oluşabilir.
22.5.2.1. BAŞLICA DİL AİLELERİ ŞUNLARDIR:
 1. Hint-Avrupa Dilleri

a.  Asya Dilleri: Hintçe, Farsça

b. Avrupa Dilleri: Germen Dilleri (Almanca, İngilizce), Lâtin Dilleri (İtalyanca, Fransızca, İspanyolca), Slav Dilleri (Rusça, Bulgarca, Sırpça)

2. Hami-Sami Dilleri: Arapça, İbranice

3. Çin-Tibet Dilleri: Çince, Tibetçe

4. Ural-Altay Dilleri:

a.       Ural Dilleri: Fince, Macarca


b.       Altay Dilleri: Türkçe, Moğolca, Mançu-Tunguz dilleri

5. Bantu Dilleri: Habeşçe, Afrika dilleri
22.5.3. TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ

1.      Türkçe Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna mensuptur.

2.      Türkçe eklemeli (sondan eklemeli) bir dildir. Değişmez kökler, yapım ve çekim ekleri vardır. Öncelik yapım eklerinindir. Yapım ekleri anlam; çekim ekleri de görev belirler.

3.      Türkçede kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık uyumları vardır. Ünsüzler arasında da sertlik-yumuşaklık uyumu vardır.

4.      Söz diziminde kelimeler yardımcı öğelerden ana öğeye doğrudur.

22.6. DİLİN ULUS YAŞAMINDAKİ YERİ
Dil, bireyler asında ortak duygular, kanılar ve idealler oluşturarak ulusal birliği kurar. Bundan dolayı onun, bir toplumu millet yapan öğeler arasında çok önemli bir yeri vardır. Millet dediğimiz toplulukta sosyal bütünleşme, o toplumu oluşturan bireyler arasındaki ortak kabullerden doğan ortak özellikler ile sağlanır. Onların yaşayış biçimleri, hayat ve olaylar karşısındaki tutum ve davranışları toplumun ortak özelliklerindendir. Bunlar tarih boyunca sürmüştür. Böylece, ailedeki soya dayanan akrabalık bağının yerini, millet varlığında, yaşayış düzeyindeki ortak tutum ve davranışlardan “ bir sosyal akrabalık ” bağ almıştır. Bu bağ ve aynı toplumdan olma duygusu fertleri birbirine perçinleyen ortak bir toplum bilinci oluşturmuştur. Böylece, millet, aralarında hiçbir yakınlık bulunmayan gelişi güzel fertlerin meydana getirdiği bir topluluk olmaktan çıkarak birbirine sosyal akrabalık bağı ile bağlanmış ve toplum bilinci ile kenetlenmiş kişilerin oluşturduğu sağlıklı bir sistemle bir organizasyona dönüşmüştür. Bu organizasyonda dil, başlıca birçok kültür değerlerinin yaratıcısı durumundadır. Edebiyat doğrudan doğruya dile dayanır. Her ulus duyarlılığını kendi diline dayanan edebiyat ürünleriyle ortaya koyar. Öte yandan dil, kültürün ana taşıyıcısıdır. Ortak kültür değerlerini kuşaktan kuşağa aktararak geçmişle şimdi arasında bir bağlantı kurar. Bu da bireylerde tarih bilinci yaratarak olanların geleceğe güvenle yürümesini sağlar. Çağlar boyu türlü ezgilere iplik iplik dokunan ulusal benliği dil saklayıp korur. Dil birliğini yitiren uluslar çözülüp dağılır.
22.7. TÜRK DİLİNİN YABANCILAŞMASI
Türkçe, yeryüzünün en eski ve en geniş coğrafya parçasında konuşulan gelişmiş, zengin bir kültür dilidir. Türkçe en eski, en köklü dillerdendir diyoruz; çünkü bugünkü dillerin çoğu ortada yokken, hatta bugünkü bazı dillerin ataları sayılan diller bile ortada yokken Türkçe vardı.
Türkçe en geniş coğrafyada konuşuluyor denmesinin sebebi sadece Türkiye değil Sibirya’dan Doğu Türkistan’a Balkanlardan Kuzey Irak’a kadar konuşulmasıdır.
Türkçenin en büyük sorunu yabancı kaynaklı dillerin Türkçeyi aşırı şekilde etkilemesidir. Yabancı dille Türkiye’de eğitime başlandığı zaman yoğun olarak Anglo-Sakson Kültürünün etkisinde kaldık. Ama en çok etkileyen ise özenti yolu ile dilimize giren yabancı kelimelerdir. Türkçesi dururken yabancı kaynaklı sözcükler kullanmak gibi. Yabancı dilin Türkçeye zararlarına şu şekilde örnek verebiliriz; Almira Otel yerine The Almira Hotel gibi… Bu durumun önüne geçmek için Türkçeye sahip çıkmamız gerekmektedir.
Yabancılaşmaya daha çok örnekler verebiliriz. Mesela şirketlerimize yabancı isimlerin verilmesi, cadde ve sokaklarımıza verilen yabancı isimler gibi… ( Wisne Bar, Chorbacı vb.)
          Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜNDE söylediği gibi: “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. ”  

Hiç yorum yok: